Yayman, Keşke Sorsaymış!
AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, 12 Ekim tarihinde TBMM’de depremle ilgili konuşma yaparken, “Bu depremin adı, HATAY DEPREMİ olmalı” demiş ! “Bir milletvekili olarak değil, bir siyasetçi kimliğimle değil, Hatay’ın bir evladı olarak, bir depremzede olarak konuşmak isterim” diye de eklemiş !
Güzel demiş de, NE olacak o isim değişince !
Gönlümüzü mü alacak bu durum ?
Yaralarımızı mı saracak ?
Sahi, NE olacak ?
Hakkını teslim etmek lazım, ki bir konuda onunla kesinlikle aynı fikirdeyim ! Demiş ya, “Biz, Hatay depreminin büyüklüğünü ne Türkiye’ye ne dünyaya doğru biçimde anlatamadık” diye ! Türkiye derken Ankara’yı kastetmiş olmalı ! Ne de olsa Ankara’ya biz NE YAŞADIK kısmını hiç anlatamadık !
Bizden HELALLIK isteme nedenleri de bu değil miydi zaten ?
Depremin ilk 3 gününde yaşadığımız yalnızlık da bu değil miydi ?
Konu, polemik yapmak ya da yaratmak değil, Sayın Yayman ! Demişsiniz ya, “…bunun üzerinden bazı arkadaşlar polemik yapmak istediler” diye ! KONU, depremin üzerinden geçen 8 ayda biriken sorunların gölgesinde hala yarına dair endişelerini yaşayan on binler ! KONU, bugün hala temiz suya ulaşamayanlar ! KONU, evlerini ve işyerlerini kaybedenlere umut olamayanlar ! KONU, borçlarını dahi ödeyebilecek durumda olmayanları bankaların inisiyatifine bırakanlar ! KONU, depremin yok ettiği bir kentte sadece müteahhit avı yapıp, kentlerin kurulması noktasında ölümcül hataların altına imza atan siyasi sorumluları tespit edemeyenler !
Konu çok, Sayın Yayman !
Yoksa derdimiz polemik değil !
Zaten buna zamanımız da enerjimiz de yok…
Niye mi ?
6 Şubat sabahı yaşanan depremler nedeniyle, eldeki son veriler ışığında, Hatay’da 48 bin 422 işyeri yıkılmış,! Tam da bu noktada merak ediyor insan... Bunca üretim kaybına rağmen, bu insanların borçlarının bankalar tarafından ÖDE emriyle istenmesi, nasıl bir ülke ve kriz yönetim şeklidir mesela ! Sebep ve cevap, serbest piyasa ekonomisi mi ? Peki, bu SERBESTLİK hep bize mi denk geliyor, bakın bunu da merak ediyorum !
Bir şey daha var, Sayın Yayman…
Öylesine duygusal bir konuşma yapmışsınız ki, hatta bir yerde, “Biz Hataylılar olarak o kadar çok gözyaşı döktük ki, gözyaşlarımız Akdeniz kadar birikti ! O kadar çok acı yaşadık ki, acılarımız Amanos Dağları kadar birikti” demişsiniz !
Haklısınız, çok gözyaşı döktük, dökmeye de devam ediyoruz !
Hani madem farkındasınız o gözyaşlarının,
…bu kentin Valisi, depremin ardından gelen seçimlerde Partinizden milletvekili olmak için makamını bırakıp Ankara’ya geldiğinde kendisine şunu diyemediniz mi, “OLMAZ KARDEŞİM, BÖYLE BİR ZAMANDA YAKIŞIK ALMAZ…” Peki, aynı yolu izleyen ve depremin yok ettiği bir kentte ona en ihtiyaç olan bir zamanda makamını bırakan kentin İl Sağlık Müdürü’nü o yoldan çeviremediniz mi ? Hastaneleri işlemeyen, yıkılan, çalışanları ve hastaları enkaz altında kalan bir Hatay tüm bu olan biteni izlerken, BU DURUM BİZE YAKIŞMAZ diye ekleyemediniz mi ?
Yok, Sevgili Hüseyin Yayman !
Bu depremin ismini değiştirmekle olmuyor o işler !
Hiç olmuyor !
Bizden HELALLİK isteyecek kadar HATALI olduğunuzun farkındasınız madem, bu konuşmanıza keşke ÖZÜR dileyerek başlasaydınız, Partiniz adına ! Böylesi büyük bir depreme HAZIR DEĞİLDİK ve BECEREMEDİK deseydiniz !
Ama siz de haklısınız…
Böyle konuşup final yapsaydınız, Meclis konuşmanızın tutanakları sonuna “AK PARTİ sıralarından alkışlar” ibaresi eklenmezdi sanırım !
Ah o alkışlar…
Ah o sahne aşkı…
Ama biliyor musunuz, bitiyor her ikisi de bir gün…
Ve yine yüz yüze bakıyor olacağız, o gün…
Düşünün…