KORKMADAN... Ne Yazabilirim?
Türkiye gibi, demokratikleşme sancılarını hala bitirememiş ülkelerde gazetecilik yapıyorsanız, konu başlıklarınız hassastır... Çünkü belli başlı konuların etrafı dikenli tellerle çevrilmiştir... O belli başlı konular, mayınlı alanların orta yerinde koruma altına alınmışlardır... Kimileri de kurulan polis barikatlarının arkasında mevzilenmiştir...
Aslında, herkesin konuşabildiği bir ülke, Türkiye !
Herkesin her konuda konuşabildiği bir ülke !
Tek bir farkla ama...
Sizi kimse duymayacak... Duyanlar, sizi paylaşmayacak... Söyledikleriniz ve tepkileriniz, kayıt altında alınmayacak... Bunu da bazen fısıldayarak yapacaksınız, bazen de sadece güvenebildiğiniz insanlarla... Sizden beklenen o "BUNA DA ŞÜKÜR"ü sık sık tekrarladığınız sürece, iyisiniz... Şikayetlerinizi abartmadığınız sürece, kabul gören bir vatandaşsınız...
Yine de,
...kahvehanelerde,
...ucuz et kuyruklarında,
...mahalle pazarlarında,
...maaş kuyruklarında,
...dost sohbetlerinde,
bir araya geldiğimiz her noktada, kabul gören vatandaş olmak yerine, mutlu vatandaş olma talebimizi dile getirenleriz...
Ben mi ?
Bir gazeteci olarak, Türkiye'de yazabileceğim her konu başlığının dibi balçık çamur ! Dokunduğumuz her yaşam formu, sıkıntıları içinde kaybolmuş halde ! Genel ekonomiden vatandaş ekonomisine, kurların ara ara çıldırıp partilediği anlardan geçim derdine, gençlerin gelecek kaygılarından işsizlik tablosuna, çok çocuk isteyenlerin politik gerçeğinden kaderine teslim yaşlıların emeklilik cehennemine, aklınıza gelebilecek her yer !
Ben, kalemini özgür tutmaya çalışan bir gazeteciyim...
Konuşurken sıkıntı çeken bir vatandaşım aynı zamanda...
Unutmadan; maaşı kirasına yetmeyen bir emekliyim de...
Parlamenter demokrasisini Cumhurbaşkanlığı sistemine kurban eden yeni ülke formatında, tüm bu sıkıntıları yazarken, eskisi kadar özgür de değilim, rahat da değilim... Yanlış anlaşılmasın ama, bana kimse açık açık 'YAZMA' demiyor, ama özgürce yazanların başına gelenlerin verdiği mesaj, bana gayri resmi bir YAZMA LİSTESİ sunuyor ! Ama o YAZMA LİSTESİ, aynı zamanda bir YASAK LİSTESİ de !
Anlayacağınız,
...bugün de konu ne Ekrem İmamoğlu, ne tartışılan diploması ! Konu, ne İmamoğlu hakkındaki yolsuzluk suçlamaları, ne de yargı süreci ! Asıl konu, bugüne kadar benzer başlıklarda başkaları için devreye girmeyen hukuk ve adalet ! Asıl konu, iktidara yakın olanların ÖZGÜR ve MÜREFFEH oluşu ! Asıl konu, YANDAŞ MEDYA deneni temsil edenlerin, gazetecilik (!) kimliği altında, özgürlük deneni hunharca kullanıyor oluşu ! Asıl konu, TARAF ya da BERTARAF olma meselesi !
Bizler, hep "KRAL ÇIPLAK" deyip durduk durmasına da, belki de ÇIPLAK olanın HEPİMİZ olduğu gerçeğinde durup, asıl bunu konuşmamız gerekiyor artık...
Korkmadan !