Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 336 defa okundu.

Yaşıyor muyuz Yoksa hayatta mı kalıyoruz

Güzel soru…

Korkutucu da…

Cevap vermeye çalışırken şu cümleler eklendi o soruya ;

Gerçekten yaşıyor muyuz ? Yoksa sadece nefes alarak hayatta kalan varlıklar mıyız ? Hiç yaşadık mı gerçekten bugüne dek ? Hep başkalarının istediklerini yapıp, kendi istek ve arzularımızı içimize gömmedik mi ? Ertelemedik mi ? Hatta ertelediklerimizi gerimizde bırakmadık mı ? Eksile eksile yolumuza devam etmedik mi ?

Durduruyor, haklısınız !

Durdurmakla da kalmıyor, sarsıyor !

Çapraz sorguda o kaçınılmaz gerçeği zorluyor !

Ardından da şunu fısıldıyor…

Biz yaşamıyoruz ki, hayatta kalıyoruz !

Geçen gün bir blog içinde okumalara dalmışken, Erol Anar’a denk geldim… Buna dair tespitlerine… Her bir kelimesinde BİZ vardık… Ertelediklerimiz vardı… Unutmak zorunda bırakıldıklarımız vardı…

O yüzden, bugün bir kez daha okuyalım istedim o kelimeleri…

Baştaki soruya cevap buluruz belki !

Erol Anar, der ki orada ;

Şöyle bir düşünelim, yaşamak bizim için ne anlama geliyor ? İstediklerimizi yapabildik mi, yapabiliyor muyuz ? İstemediklerimizi yapmaya devam ediyor muyuz ? Hep bir şeylerden şikayet ediyor, ama bu durumu kanıksamış bir insan olarak alışıyor muyuz ? Değiştirmeye yönelik hiçbir şey yapıyor muyuz, kendimiz dahil ?

Kaç düşümüzü gömdük ? Kaç tanesini gerçekleştirebildik şimdiye dek ? Hâlâ yaşayan bir düşümüz var mı ? Varsa onu gerçekleştirebilmek için ne yapıyoruz ? Yoksa kendimizi kandırmak, avutmak üzerine mi kurulmuş bütün hayatımız ?

Gerçekten biz yaşıyor muyuz ? Yoksa sadece nefes alarak hayatta kalan varlıklar mıyız ? Ya da biz hiç yaşadık mı gerçekten bugüne dek ? Hep başkalarının istediklerini yapıp, kendi istek ve arzularımızı içimize gömmedik mi ?

Çok soru var…

Cevap var mı peki ?

Buldunuz mu cevaplarınızı ?

Yoksa kaldığı yerden devam mı ?

Siz düşünedurun, Erol Anar bir şey daha eklemiş yazısına…

Demiş ki ;

“Uzaklar demiştim, uzaklar... Bir insanın en değerli hazinesinin onun UZAKLARI olduğunu anladığımda, içimdeki uzağın da ayırtına varmıştım... İÇİMDE bir yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde, beni bekleyen şeylerin neler olabileceği konusunda en küçük bir düşüncem yoktu... KENDİMİ arıyordum ! Bildiğim ve yaşamımın en değerli bilgisine dönüşen şey buydu artık…”

Haklı…

Bizlerin hep ertelediği bir yolculuk bu…

Çıkmamak için direndiğimiz bir yolculuk…

Bavullarımızı toplayıp, ardından boşalttığımız…

Kendi başımıza kalmamak için kalabalıklaştığımız…

Oysaki ne güzel demiş Bukowski…

“Kalabalık nereye gidiyorsa, sen aksi yöne git!”

Yoksa bulmak zor, o KENDİN deneni, gerçeğini, hayatını, düşlerini…

O yüzden, ARA ARA da olsa…

Biraz yalnız kal…

Biraz o kendinle kal…

O konuşsun, sen dinle…

Aradığımız o cevap da oradadır belki, kim bilir !

Yaşıyor muyuz yoksa hayatta mı kalıyoruz, anlarız, kim bilir !