Vicdanım Acılarımın suç ortağı
Hayatı, ne kadar yakından yaşıyoruz ?
Ne kadar içindeyiz ?
Müdahil miyiz ?
Peki, ne kadar ?
Savaşıyor muyuz ?
Belki de sadece izliyoruz !
Yaşananların sahnesinde bile değiliz !
İzleyici koltuklarının en güvenli sırasındayız !
Arada alkışlıyoruz !
Çokça susuyoruz !
PERDE deneni bekliyor, ardından SIRADAKİ denene geçiyoruz !
Başlarken, “Vicdanım, acılarımın suç ortağı!” dememiz de bundan ! Bugün, susuşlarımızdayız ! Dile gelen kelimelerin sessiz harflerindeyiz ! Cümle cümle dolsa da sayfalarımız, bize dair kitap kapağının bilinmezliğindeyiz !
Sahi,
…BEN BİR KİTAP OLSAM, diye başlasanız, ne olurdu İSMİNİZ ! Kapağında, nasıl bir resim olurdu ? Özsözünde ne yazardı ?
Kaç sayfa olurdunuz ?
Ne tür bir kitap olurdunuz ?
Korku !?
Trajedi !?
Macera !?
Komedi !?
Gerilim !?
Psikoloji !?
Ben mi ?
Hayat, mütevazı olmayı hak etmiyor !
Biliyorsan susma, diyendeyim !
Rahatsızsan çek git, diyendeyim !
Haklıysan alttan alma, diyendeyim !
Niye mi ?
Bazen, çok kalın bir KİTAP olursunuz, ama okunacak tek bir cümle bile biriktiremezsiniz ! Çünkü ne yaşananlar, ne de anlatılanlar size aittir ! Hep seyirci olmuşsunuzdur ! Gördüklerinize sırtınızı dönmüşsünüzdür ! Duyduklarınızın inkarında durup, bildiklerinizin şahitliğini geri çevirmişsinizdir !
İşte böylesi bir hayatta, vicdan, acıların en büyük suç ortağıdır !
O yüzden, “Bir yerlere varmak için, önce kendine uğramalı insan…” Çünkü insanın gideceği bütün yollar, kendinden geçermiş, en büyük hesabı da orada verirmiş !
Haklısınız,
…KİTAP olmak zor !
Sayfaları kalın bir KİTAP olmak çok zor !
Hele ki okunur olmak…
OKUNMAK GİBİ BİR DERDİM YOK da diyebilirsiniz ! Aslında bunu bir çoğumuz diyoruz ! Öyle de yaşıyoruz ! Okumamak için… Okunmamak için…
Buna da YAŞAMAK diyoruz !
Unutmayın !
“Burası dünya ! Burada, kendi kıymetini bilmeyenin kıymetini bilmezler…”
Siz SİZ olun, yazmaya başlayın bir şeyler ! Kendi sayfalarınız olsun ama… Kendi yaşanmışlıklarınız… Kendi mücadeleniz, kazanımlarınız, hatta kaybedişleriniz… Size ait kahkahalarınız, ağlayışlarınız, düşleriniz olsun… BENİM diyebileceğiniz anlarınız olsun…
Ardından bırakın, İYİ BİLİRDİK desinler !
Ya da bırakın, ne derlerse desinler !