Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 265 defa okundu.

Valilik Müze ya da diğerleri Mesajınız nebiliyor musunuz

Bu kente dair sorumlulukları olan ya da olduğuna inandığımız insanların kalabalığında duran bizler, tüm bildik tavırlarıyla gözlerimizin içine bakan bu kalabalıktan  memnun muyuz ? Bu kente dair tercihlerden, hizmetlerden, yaşamlarımıza ha bire verilen ayarlardan, birbiri ile yan yana dahi gelemeyenlerin kardeşlik sloganlarından, inandırıcılıklarını yitirmişlerden…

 Yok…

Değiliz…

Memnun değiliz…

Hem de hiç değiliz…

 Oya Baydar tam da bugüne dair öyle güzel söylemiş ki ;

 …Bitince, çekip gitmeli ! Uzatmalarda gol atma hayaline kapılmadan, sessizce, efendice terk etmeli sahayı... İster bir iklim, bir şehir, ister bir aşk, bir insan, ister bir savaş, bir inanç olsun; yenilince, tüketince direnmemeli... Bırakıp gitmeyi, yaşanmış olanın güzelliğini korumayı bilmeli…

 Haklı…

 Olmuyorsa, bırakmalı !

Yapılamıyorsa, devretmeli !

Bir bilene, sorumluluk alabilene !

 Aynen bu kente dair başladığımız bu yazıya dahil onca kalabalık gibi… ki medeni bir toplumda yaşadığımızı iddia etsek de, birbirimize cevap vermeye bile tenezzül etmiyoruz ! Mesela Asi’nin çamurlu toprağı üzerinde durmaya devam eden, ama yükselen suları altında bekleyişini sürdüren Roma ‘iddialı’ buluntu gibi ! Ama anladık, konuyu kapatmışız ! Anladık, eldekiyle ilgilenmiyoruz ! Anladık, soruları da soru sahiplerini de takmıyoruz ! Ama başka bir şey daha yapıyoruz… Ve o yaptığımızla aslında öylesine güçlü bir mesaj veriyoruz ki… Yok, bilmiyoruz ! Fark bile etmiyoruz !

 Oysa ki;

 Jean-Paul Sartre’nin dediği gibi her şey !

 …Herkes BİLİYOR ama kimse konuşamıyor ! Bizi, çürüten bir bilmezliğin içinde tutarak SUÇ ORTAKLARINA çevirmek istiyorlar ! Toplum ormanı içinde her şey YİTİP gidiyor... Bu çığlıklar yalnızca bir kez kulağınıza ulaşabilselerdi…

 Suç ortaklığı !

Yoksa ağır mı geldi ?

Peki, eldekinin adı ne olur ?

Eldekinin sessizliğine AD ne olur ?

Konuşmayıp susturduklarınız ne olur ?

 Ne olur, biliyor musunuz ?

 İnsanlara açık açık şu mesajı veriyorsunuz… ONLARA; Kadim toprakların coğrafyasında bu kentin tarihine ve kültürüne dair şahitlik ettiğiniz NE olursa olsun, ‘boş verin’ DİYORSUNUZ ! Hatta bununla da yetinmeyip, yanından geçip GİDİN diye ekliyorsunuz…  Hatta ‘görmeyin, duymayın, bilmeyin’ diye fısıldıyorsunuz ! Ama geride delil de kalmasın diye son bir şey daha diyorsunuz… ! Görenleri susturun ! Bilenleri yalanlayın ! Duyanları çığlıklarınızla bastırın !

 Gerçeğin peşinde koşmayı bırakanları SEVİYOR muyuz ne ?

 İstediğimiz bu mu ?

Verdiğimiz mesaj bu mu ?

Susarak konuştuğumuz bu mu ?

Konuşarak (!) dediklerimiz bu mu ?

 Buysa eğer…

Hani tüm kelimeleriniz… !

 SUSUN !

Susun ve KONUŞMAYIN !

Çünkü gerçeği BİZ aldık, gerisi sizin !

Kelimeleri biz aldık, suskunluklar sizin !

 Son söz bu kentin olsun, o konuşsun herkes adına ve desin ki, Charles Bukowski alıntısıyla ;

 …Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir; hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde (?) Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bir şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. “Zor yola, kolay kişilerle çıkmak” en büyük hatam…