Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 206 defa okundu.

Valiliği tebrik edelim mi Ama devamını da dileyelim

Cahit Zarifoğlu der ki…

Ben çok yorgunum zaman…

Hayat bir hayli yaraladı,

yordu beni…

Beni bekleme sen !

Hayatımdan geç git,

hiç durma zaman…

 

*

Haklısınız, bizi anlatmış Şair…

‘ARTIK YETER’ deyişlerimizi…

Bir noktada duran vazgeçişlerimizi…

Peki, niye bu haldeyiz ?

En çok da bu kent, o niye bu halde ?

Aslına bakarsanız, bu kent adına yapıldığı söylenen o kadar çok şey var ki, hele ki ‘YAPTIK’ denen, ama OLMAYAN… Ve durum öyle bir hal aldı ki, hatalarımızın yarattığı trafiği düzene koymaya çalışırken, bir yenisi için yer açmaya çalışıyoruz her defasında…  Sonunda da, onca hata içinde artık bu kente dahi yer bulamıyoruz !

Biz değil belki ama, o vazgeçiyor ! En çok da bizden ! Onu bu hale getirenlerden !

Yok, bu defa değil !

En azından bu defa…

Bugün mü ?

Bugün ne GİTMEK var ne de VAZGEÇMEK !

Bugün ne SUSMAK var ne de SUSTURULMAK !

Gördünüz mü bilmiyorum… Görüp de incelediniz mi, merak ediyorum… Ama kişisel olarak, ortaya konan, tebriki fazlasıyla hak ediyor… Hatta Hatay adına MARKA çalışmaları yapanlar ya da yaptığını sananlar arasında birkaç adım öne çıkıyor…  Birkaç adım mı dedim ? Aslında, benzerlerine TUR bindiriyor !

Evet…

Bugün, bu kent adına bir tutam UMUT var… Nazan Bekiroğlu, Mücella’da demiş ya… “Görmüyor musun? Karışmış bir yün çilesi gibiyim... Ucumu bulup da açan yok... Şu deniz ve gökler nasılsa, içim de öyle benim…” İşte bu hale gelmiş, getirilmiş bir kent adına kocaman bir UMUT var… Uzun zamandır görmek istediğimiz kıvamda hem de…

Nasıl mı ?

Geçen gün bir kitap geçti elime…

Adı, HATAY MUTFAĞI…

Sizi bilmem ama, dünya üzerinde bir çok ülkeyi görmüş ve farklı insanlarla bir araya gelmiş biri olarak, ilk kez gittiğiniz bir kentin size nasıl fısıldamasını istediğinizi az çok iyi bilirim ! 96 sayfalık bu kitabın en çok da fısıldadığı o hikâyeyi sevdim aslında…  Hikâyeyi fısıldayış şeklini… Kadim toprakların zenginliğini temsil eden her renkten bir tutam lezzeti içine katma çabasını… En çok da, bize ait olanı samimiyetle sunma gayretini…

Kitabın hazırlanmasında ve sayfalara ekli yemeklerin yapımında 15 kişilik bir ekip çalışmış… Fotoğraflar ise tam 7 ayda, her biri kendi senaryosu içinde özenle kurgulanmış… İşte bu emek yoğun trafiğin ilk mola noktası, KAPAĞI… Hele ki, her bir harfi renk renk baharatlarla yazılmış HATAY’ı…

Sayfaları öylesine canlı ve öylesine BURADAYIM diyen karelerle dolu ki,  görselliği bu kadar başarılı sunması adına Hakan Boyacı’nın emeğine de sağlık diyelim mi ? Hatay Valiliği’ni de şu ana kadar ki en başarılı MARKA KENT çalışması adına gönülden kutlayalım… Ama en çok da, dijital dünyadaki bilgi paylaşımını hızlandırmanın en etkin görsel unsurlarından biri olarak kabul edilen QR kod uygulamasını bu kitapla hayata geçirmesi adına… 

Evet…

Hatay Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, DOĞAKA ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin içinde olduğu bu çalışma Antakya’nın hak ettiği KALİTE adına bir ADIM olsun olmasına, ama gerisi de bir ZAHMET gelsin, getirilsin ! Başlayıp da gerisini getirmediklerimizden olmasın !

Niye mi ?

Oğuz Atay demiş ya… 'Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?'… Antakya da Hatay da bu halde ! O yüzden gerisi bir ZAHMET gelsin, getirilsin !