Vakıf İşhanı ne sahi Koca bir cadı avı mı
Ara ara bu kenti izleyen biriyim…
Siz de yapın…
İzleyin !
İzlediklerinizi dinleyin de ama…
Dinlediklerinize cevap da verin hatta…
Kalben olsun o cevap…
Vicdan da içersin…
...ki bugünkü yazı başlığımız, biraz bundan !
Haklısınız…
Konumuz, Vakıf İşhanı… Eski kentin hemen önünde, Asi Nehri’nin hemen yanı başında, dün hikâyesinin dibindeki hani… ‘Yıkılsın, ama bir daha yapılmasın’ diyoruz demesine de, şu yeşeren YEŞİL ALAN sevdamızı düşündüm geçenlerde… Yükselen TARİH merakımızı da… Eski kente dair tomurcuklanan sevdamızı da…
Hani KORO halindeyiz ya şu son günlerde…
Bunu düşündüm…
Ardından, Jacque Fresco geldi aklıma…
-
Özgürlük ve demokrasi kelimelerini sürekli duyduğunuz dakika, şüphe edin... Gerçekten özgür memleketlerde, kimse size özgür olduğunuzu, sürekli vurgulamaz…
-
Bizi anlatmış sanki…
Soralım o zaman…
Bugün ‘VAKIF İŞHANI YEŞİL ALAN OLSUN’ diyenler, eski kent vurgusu yapanlar, hassasiyet paylaşanlar, daha düne kadar o eski kent içine ASFALT yollar dökülürken, NEREDEYDİLER ? Yıllardır restorasyon bekleyen, beklerken çöken, sahipsizlikte yanan, yıkılan onca DÜN hikayesi noktalanırken, NEREDEYDİLER ? Bu kentin en büyük yeşil alanının bir MEZARLIK olduğu gerçeği bizle beraber nefes alır verirken, yıllardır NEREDEYDİLER ? Seneler içinde eski kentin içinde bu kadar beton bina yükselirken, NEREDEYDİLER ? Kent silueti denenin ruhuna EL FATİHA okuduğumuz onca zaman içinde, NEREDEYDİLER ? Ulus Meydanı, künefeciler noktasındaki iki devasa ağacı HASTAYDILAR bahanesiyle keserlerken, NEREDEYDİLER ? Restore edilen Osmanlı mirası bir Han’ın (Kurşunlu) orta yerine demirden bir merdiven indirilirken, NEREDEYDİLER?
Sahi…
Neredeyiz ?
Tamam, sevdik VAKIF İŞHANI olayını ama…
Bitmiyor onunla…
Mucize yaratamıyoruz tek bir binayla…
Siz ne yapın, biliyor musunuz ?
Bu kente dair hikâyeyi tam olarak okuyabilmek için; yeni denen, BETONA teslim, kent silueti deneni ise çoktan EN DERİNE gömmüş batı Antakya’dan şöyle bir bakın bu tarafa… Ardından da anlayın, kaybettiklerimizi… Konu sadece VAKIF İŞHANI MI, bunu !
Ha bu arada…
Vakıf İşhanı yeri yeşil alan olsun, diyenleri dinlerken geldi aklıma… Atatürk Parkı girişine kondurduğumuz küçük büfelerden yaparız orada da, yan yana, ki sonumuz da bu gibi ! Ekmek kulübeleri de böyle başlamadı mı zamanında ! Bir de bakın bugünkü hallerine, hallerimize !
Düşünün !
Bu kente dair günahlarınızı düşünün !
Ve biraz olsun, günah çıkartın !
Hafiflersiniz !