Utandınız mı Peki, sonuç
Koca koca şehirlerin tepesinden, gecenin karanlığında aşağıya bakma şansınız olsaydı, ne görürdünüz ? Kanatlanıp uçabilseydiniz ve en tepeden aşağıya, o derin karanlığa bakabilseydiniz, neyle karşılaşırdınız ? Hayal etmenizi istemiyorum ! Gerçeğe dokunun istiyorum ! Salt gerçeğe ! Sizi rahatsız edene… Düşündükçe içine çekene…
Siz ne gördünüz bilmiyorum ama !
Ben evler gördüm…
Işıklar içinde akan bir hüzün denizi gördüm…
Kapıları uzun süredir çalınmayan sessizlikler gördüm…
‘Yanlış bir kapıyım ben / Önünde yanılmış bir çocuğun durduğu / Açılsam acılara değer kanatlarım / Açılmasam / Simsiyah bir mutsuzluktur duruşum…’ diye fısıldayan kapılar !
KAPI deyip de geçmeyin !
Ardında hikayesi var her birinin !
Öyle hikayeler ki, hiç bitmeyenler…
Ne kavgalar, ne gürültüler…
Ne sevinçler, ne üzüntüler…
Ne kahırlar, ne acılar…
Neler neler…
Bu kadar mı ?
Yok !
Daha fazlası !
Çok daha fazlası !
Hele ki umudu…
Evet…
Hepsinin bir de umudu var, özenle sakladığı…
Hepsinin tek derdi mutlu olmak, hayallerine daldığı…
Tıpkı benim gibi, senin gibi, onun gibi…
O yüzden de o ışıklara bakmayın sadece, ama görün…
Her evin bir hikayesi olduğunu unutmadan görün…
Her evin bir hikaye, bir roman olduğunu da…
Kahramanları ve kurbanları olduğunu da…
Sayfaları ona göre çevirin o yüzden…
Hiçbir kelimeyi es geçmeden…
Sonuna kadar okuyun…
Yok !
Mutlu son yok !
Beklenen o son yok !
Eldeki ışıklar yorgun, gülümsemiyor…
Çokça hüzün var burada, hatta çığlık var…
O ışıkların tek bir lambasında ısınanlar var…
Umutlarını erteleyenlerin tek odalı hayalleri var…
Korku var, çaresizlik var, sıvasız duvarlar var…
Tüm o rutubeti içlerine çeken nefesler var…
Yorganın altında titreyen bedenler var…
Bir torba kömürün teslimiyeti var…
Yeni Türkiye’nin hikayesi var…
Ama…
Yok !
Mutlu son yok !
Beklenen o son yok !
Sadece bir sonraki güne çıkma telaşı…
Sahi, tek bir lambanın hikayesinde hayatları adına bir şeyler bekleyen milyonların, BU YILIN ASGARİ ÜCRETİ NE OLACAK sorusunun Ankara cevabında hayal kurup ısınmaya çalıştığı bir ülkede olduğunuzu düşündünüz mü hiç ? Artacak her bir kuruşun hesabında durup da gülümseye çalıştıklarını hayal ettiniz mi ? Bu ülkenin bu haldeki kalabalıklarının dünden bugüne aynı hikayenin mutsuz kahramanları olduğunu hatırladınız mı ?
EVET mi ?
O zaman UTANIN ! Yoksul doğmuş gerçeklerden UTANIN ! Yoksul bırakılmış gerçeklerden UTANIN ! Bu insanların o tek lambası adına, onların VEKİLLERİ (!) olarak aldığınız 17 bin liralık maaşlarınızdan UTANIN !
Utandınız mı ?
Peki, sonuç ?