Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 163 defa okundu.

UNUTTURMAYIN Istiyorum !

Demiş ya şair,

“Bir zamanlar; evimiz, sokağımız, dostlarımız vardı ! Şimdi, başka bir şehirde yabancı…”

O yüzden,

-

Yol güzelse, yürüyorum !

Şarkı güzelse, dinliyorum !

Kitap sararsa, okuyorum !

Ne çok mutluyum ne hayata küskünüm !

Öyle işte, yaşayıp gidiyorum !

-

Siz de mi bizdensiniz ?

O zaman, Hatay’dansınız ! Kadim toprakların yalnız şehrinden ! Kamyonlara yüklenen yorgun bir kentten ! “Yorgunum” diyenlerden ! “Güzel bir hikâyenin tam ortasında bırakasım var kendimi… Lakin görüyorum ki tüm öyküler yarım aslında, az çok benimki gibi” diye de ekleyenlerden !

Değişir miyiz bilmiyorum ama… 

Bir yerde okumuştum !

Der ki orada;

“Bazı şeyler daha farklı olsaydı, nasıl olurdu diye sorup durduğum sabahlar ve akşamlar oluyor... Biliyorum ki hep de olacak ! Elime hiçbir şey geçmiyor ve geçmeyecek de… İnsanın elini kolunu bağlayan bir şey bu ! Çünkü bir şeylerin daha farklı olacağı günü bekleyecek kadar uzun değil çoğu zaman hayat... Ya da bir şeylerin daha farklı olmuş olmasını dileyecek kadar…”

Haklısınız, böylesi bir ömre sahipken, bizlik değil ‘KADER PLANININ PARÇASI’ olmak !

Olmasın da !

-

Tamam, Cahit Zarifoğlu da demiş, “Çocukluğum beni çabucak terk ettiğinde anlamıştım, dünya, acımasız bir misafirhaneydi” diye ama… Bizi o misafirhaneye zincirlemelerine izin verecek değiliz ! Biz ki kaybettiklerimize sahip olmak için çok çalışmış olanlarız… Bir ömür çürütenleriz… Her şeyimizden kısıp, hayatlarımızı özgürleştirmek için çok şeyden vazgeçenleriz… 

Şimdi mi ?

Haklısınız, sıra, o özgürleştirilen hayatların bugününde…

Depremin yıktığı Antakya’dan paylaşılan hikâyede…

-

Bir kamyon eşya ile geldiğimi hatırlıyorum bu eve ! Yıllar içinde ekledim o eşyalara yenilerini ! Borçlandım, az yedim, az gezdim, ama öyle bir ev yaptım ki, hayat oldu bana, çocuklarıma ! Çiçek açtı, her nefes alışımda ! O, bensiz yapamadı, ben de onsuz ! Tamamladık birbirimizi ! 

Şimdi… ?

Bir kamyon eşyayla geldiğim evimi iki kamyona yüklediler, gözlerimin önünde ! İki kamyon molozdu, tüm hayatım… Eşyalarım… Etrafa saçılmış fotoğraflarım… Çeyizimin özene bezene işlenmiş nakışları… Yıllar içinde biriktirdiklerim… 

56 yaşındayım ! Daha ne kadar çalışacağım, nasıl çalışacağım, böyle bir evi bir daha nasıl bulacağım, bilmiyorum ! 

Geçen gün iki çocuk geldi, depremin yıktığı mahallemde kurduğum çadıra… Çiçek, böcek çizdiler üzerine ! Hepsinin suratlarında kocaman bir gülümseme, çizdikleri kelebekleri gösterip, ‘onlar seni korur’ dediler ! Öylesine inanarak dediler ki bunu, yüzüm değil, kalbim gülümsedi ! Çocuk olasım geldi ! 56 senenin yorgunluğunda, hıçkıra hıçkıra ağlayasım geldi.

Kelebekleri bana bırakıp gittiklerinde anladım ki, aslında hepimizin şu an en çok buna ihtiyacı var…

Neye, diyeceksiniz…

Kelebek olmaya !

Ömür, kısacık mutlulukların sonsuz acılara gömüldüğü bir mezarlık olmuş… Etrafımda, yıkık bir şehir, ondan daha yıkık insanlar var şimdi ama… Çadırım, rengarenk kelebeklerle dolu artık ! Ve ben, bir kelebek olmaya karar verdim ! Koca ömrümü bir şeyler biriktirmeye değil, anımı yaşamaya karar verdim ! 

Birkaç saniye de olsa gülümsemeye, kırılmış kanatlarımı biraz açıp uçmaya o kadar ihtiyacım var ki… 

Evimin enkazını iki kamyon taşıdı ! Peki ya benim enkazım ! Bedenimin enkazı ! Ruhumun enkazı ! Anılarımın enkazı ! Sevdiklerimin enkazı ! Onları kaç kamyon taşıyacak ? Yeter mi bu şehrin tüm kamyonları ? Yetmez… Ne ağırlığına ne çokluğuna…

O yüzden uçmam lazım…

Beni kaderimle baş başa bırakanları unutmak için en çok da !

-

Benle paylaşılan bu hikayenin vicdanlarınızda yaratacağı yükle uyuyun (!) istiyorum ! O yükü her gün taşıyanların “UNUTULDUK” deyişleri kulaklarınızda çınlasın istiyorum ! Bir kelebeğin o tek bir gün süren kısacık özgür hali için koca ömründen vazgeçecek hale gelmişleri UNUTTURMAYIN istiyorum !