Umudun şiirlerini okuyalım Bugün UMUT edelim Ama soralım da
…Özdemir Asaf ile başlayalım…
Öyle bir ilkyaz ol ki, korkut yaprakları
Öyle bir son yaz ol ki, tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları…
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar…
Seninle yeşerdiler, seninle soldular…
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları…
…Ahmet Arif olsun şimdi de…
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile diş ile,
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni…
…Ve Nazım Hikmet’te sıra…
Dünyadan, memleketinden, insandan
umudun kesik değil diye
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye,
yatarsan on yıl, on beş yıl…
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin…
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak…
Son olarak da Edip Cansever …
“Bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan,
yeni bir başlangıç vardır…
Hayatlarımıza her gün eklediğimiz onca kelime kalabalığında bizlere, sizlere ne kalıyor hep merak etmişimdir… Şiirler gibi mi yoksa ? Sahi, okuduğumuz kelimeleri rüzgarın esintisine mi savuruyoruz ? Sahipsiz mi bırakıyoruz ? Yoksa Eldekine omuz verip, inandıklarımız adına daha güçlü bir şekilde ayağa mı kalkıyoruz ? Belki de onca umudun kelimesinde yeni vazgeçişlerimize bahaneler üretiyoruz…