TWITTER VE FACEBOOKU DEĞİL AMA MECLİSİ YAYINA KAPATIN
Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için GEREKÇE olamaz… diyor, ünvanında AİLE olan bir BAKAN, GEREKÇE istiyor, biz ise yaşananların girdabında akıp giden aklımızın peşinde koşuyoruz, NASIL OLDU’dan GEREKÇE’ye iniveriyoruz, hatta ÇOCUKLAR değil ama bir kurumun SAYGINLIK çabasına ve düşünüyoruz, düşündükçe de o girdabın akıntısında kaybolup gidiyoruz…
Bir arkadaşım paylaşmış, okudum…
Okudukça, ülkemde adımladım…
Okudukça, acılara dokundum…
Adı, Oğula AĞIT…
Bestesi Mikis Theodorakis'e ait olan bir Grup Yorum parçası…
Sıralayalım mı mısraları ?
Hadi…
binbir çileyle büyüttüm oğlumu
yemedim yedirdim bugüne getirdim
cesurdu mertti kaya gibi sertti
bir gün geldi ki vay... vurdular onu
beni kınama, arkamdan ağlama
ne yaptıysam bil ki halkım için, derdi
aslan gibiydi sözünün eriydi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu
yaşlı gözlerle beklerdim yolunu
oğlum gider de ya dönmezse diye
göz bebeğimdi beni her şeyimdi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu
sabır taşından yaratılmış insan
güle güle oğlum kalanlar sağolsun
yaşı yirmiydi canımın içiydi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu
kurşun değildi top tüfek değildi
zulüm yılanıydı boğan oğlumu
bir can gitse de binler var geride
bir gün gelir ki hey... ezerler onu
Bir gün…
O yüzden konu BAKAN değil, ama HEPSİ !
Sizi bilmiyorum ama, her seyrettiğimde ruh halimi bozan bir Meclis var karşımda, kravatlı KELLİ felli adamların küfürleri arasına ekledikleri kavgalar var, paylaşamadıkları GÜÇ ve İKTİDAR arasında unuttukları vicdan var, bir tek MAAŞLARI söz konusu olduğunda hep beraber EL kaldıranlar var, konuşarak anlaşmayı unutanların sokaktaki insana kavgayı öğrettiği anlar var, BİZİ BUNLAR MI YÖNETİYOR dedirtenler var, hemen her omuzu çökerten tabutların kalabalığında hala BİZ olmayı öğrenememişler var, dinlerken ve izlerken UTANDIRANLAR var, yüz kızartanlar var, koca bir milletin meclisini +18’e çevirenler var…
Sahi, haliniz buyken bir de bizi mi beğenmiyorsunuz ?
Hatta twitter ve facebook’u kapatıp, SUSUN mu diyorsunuz ?
Ama iyi şeyler de olmuyor değil…
Mesela bir KİTAP…
Bence okuyun…
Can Dündar yazmış…
İçeride geçen 92 günde yazmış…
Dışarıdan gelip geçirilen TIRLAR için yazmış…
Ve demiş ki ;
“İki ayda, üç tükenmez kalem ve üç çizgili defter tüketerek, bazen hüzünlenip çoğu zaman gülerek, hep büyük iştahla masa başına geçerek ve çıktığı günü hayal ederek yazdım Tutuklandık’ı...”
Ve eklemiş, “TUTUKLANDIK” adlı kitabının sonunda…
“Bitmedi” !
Haklı da…
BİTMEDİ !
Hikaye henüz son kelimelerine ULAŞMADI !
Henüz… !