Türkiye eski Türkiye değil Ama CHP de eski CHP değil
-
En iyi rolüne hazırlanır gibi kuşan tüm repliklerini… Kaldır kafanı ve dizinden akan kana inat, “hepsi geçti!” de... Ve unutma, bir daha düşsen de aynı yer ikinci kez acımıyor… Yaran değil de, ruhun kabuk bağlıyor…
-
Evet…
24 Haziran geride kaldı…
Ama alınan yenilgi değil !
O yüzden tartışma da sürüyor !
Tartışan SESLER ise yükseliyor !
O sesler noktasında önce Ankara’nın zirvesine ilerleyelim mi ? 24 Haziran’ı birkaç adım önde göğüsleyenlere… Yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanan Erdoğan’a…
Partisi AKP’nin son seçimdeki puansal düşüşüne oldukça net bir ifade eklemiş Erdoğan… “Milletimizin, sandıkta Partimize verdiği mesajı aldık. Önümüzdeki dönem, milletimizin karşısına tüm bu eksikliklerimizi tamamlayarak çıkacağımızdan emin olunuz…”
Gerçeği sloganlaştırmamış !
Kazandık naraları atmamış !
Eldekini netleştirmiş ve oldukça cesur bir şekilde de paylaşmış… Özellikle de, MHP destekli ‘Cumhur İttifakı’ takviyeli 26 milyon 324 bin OY ile Partisi AKP’nin milletvekili seçimi sandığında aldığı 21 milyon 333 bin OY arasındaki fark noktasında dururken…
Şimdi gelelim CHP’ye… Ama en çok da, ÖFKELİ, biraz da stresli bir ses tonu ile ülke kamuoyuna eldeki son tablo için açıklamalarda bulunurken “BAŞARDIK” diyebilen ve sonucu da bu açıdan OKUMAKTA ısrar eden, ederken de… "Koltuk sevdalısı olan, bireysel çıkışlarla görev arayan kişilerin bu partide işi yoktur" diyen Kemal Kılıçdaroğlu’na…
Aramızda kaç kişi Kılıçdaroğlu’nun “BAŞARDIK” ruh halinde bilmiyorum ama, CHP’de bundan sonraki sürecin sancılı geçeceği sinyalini verenlerden biri, eski CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar olmuş ve o sinyale de herkesin ortak bir yargısını etiketlemiş…
“Kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için ‘merkez yoklaması’ yapanlar mı, yoksa ‘ön seçim yapalım, üyelerimiz adaylarımızı belirlesin’ diyenler mi koltuk sevdalısı? 9 Seçim kaybeden ve hâlâ başarılıyız' diyenler mi, yoksa 'artık değişim gerekir' diyenler mi koltuk sevdalısı?”
Aslında CHP’de iki YÜZ var şu an !
Bir tanesi… “Bu seçimin tek kaybedeni vardır AK Parti’dir. 7 puan kaybetmiştir” diyen ve CHP noktasında gelen seçim mağlubiyeti eleştirilerini ASLA kabul etmeyen ve sonuç noktasında konuşurken de, “Demokrasiye inanmayan bir insan tebrik edilemez. Yasama yargı ve yürütme organını kendisine bağlayan bir insan tebrik edilemez. Nesini tebrik edeceğim? Bir partinin genel başkanı olarak mahkemelere hakim tayin ediyor onu mu tebrik edeceğim? Demokrasiyi savunuyorsa, evet bu konuda yeni anayasa değişikliği yapacağız diyorsa ilk ben tebrik edeceğim. Bir diktatörün nesini tebrik edeceğim, nesini kutlayacağım?” diyen Kılıçdaroğlu ile…
… “Eldeki tutanaklarda yenilmişseniz yenilmişsinizdir. 'Bunu kabul etmiyorum, sokaklara çıkalım' bu demokrasi değil ki. Açık ara bir durum var, bu demokrasiye saygısızlıktır. Ben o noktada değilim. Galip gelmiştir, yapılacak bir şey yoktur. Galip geldiğinde kutlayamıyorsan yarışa girmeyeceksin" diyen, ama… “Beni aday yapan partime ve tüm seçmenlerimize dönük çıkaracağımız sayısız dersler mevcuttur. Yapılan her şey eksiklikler içerebilir. O halde eksikliklerimizi tamamlamak zorundayız. Yapılan her şeyde yanlışlar bulunabilir. O halde bize düşen, yanlışlarımızı düzeltmek olmalıdır” demeyi ihmal etmeyen bir Muharrem İnce…
TÜRKİYE’DE BUNDAN SONRA NE OLUR kısmı için CHP’DE BUNDAN SONRA NE OLUR diye sormak gerekiyor bence… Çünkü kendi iç hesaplaşmasını KAVGA ve TARTIŞMALARLA sürdürme geleneğini en azından bu defa bir kenara bırakacak bir CHP, 2019’a da hazır girecektir, ki… “Bu seçim sürecinde yaklaşık her 3 vatandaşımızdan birinin onayını almış biri olarak, tüm vatandaşlarımın takdirini kazanma mücadelemi sürdüreceğim” diyen ve Genel Başkanlık sorularını da… “Mücadele etmek için illa milletvekili olmak gerekmez. 16 yıl vekillik yaptım zaten. Siyasi kadrolarda bulunmuş bir insan onun yolunu bulacaktır” şeklinde savuran Muharrem İnce ‘başka bir süreci’ Kemal Kılıçdaroğlu’na rağmen başlatmaya hazırlanırken…
Sözün özü…
İNCE için konuşurken “BEKLENTİNİN ALTINDA KALDI” göndermesi yapmaktan çekinmeyen Kılıçdaroğlu’nun yeni bir GİTMEM başlığında bildik bir DENİZ BAYKAL hikayesi yazıp yazmayacağını merak ediyorum doğrusu !