Türkçe Ezanın ANDI Siyasetin IRK kavgası
Ben, siyah önlüklü dönemlerin çocuğuyum… Bayramlarımızı hatırlıyorum da, önlüklerimizin kol ve cep ağızlarına beyaz manşetler dikilirdi o zamanlar… Haklısınız, bugünkü gibi renkli değildi görselimiz… Ama çocuk olan için siyah ya da mavi, fark etmiyor… Dünyası renkli oluyor, önlüğü siyah da olsa…
Sabahları andımızı okurduk…
Bak bunu da hiç unutmuyorum…
Aramızdan biri seçilirdi her sabah…
Öğretmen göz ucuyla, ‘sen oku’ derdi…
Tüm okul tekrarlardık, her bir kelimeyi, ama gür bir sesle…
Bana mı ?
Hiç sıra gelmedi…
Ama anlaşılan o ki, o sıra artık hiçbir öğrenci için gelmeyecek…
Hatırlar mısınız bilmem… Tarihler 2013 senesinin Ekim ayını gösterirken, Partisinin grup toplantısında konuşan dönemin Başbakanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanan ve 1933 yılında uygulamaya konulan ANDIMIZ için şunları söylüyordu…
“İlk ve ortaokullarda ant uygulaması 1933 yılında başladı. Andımız olarak bilinen metnin yazarı, son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip, Türkçe Ezan zulmünün mimarlarındandır. Reşit Galip, insanları kafataslarına göre sınıflandıran, sözüm ona bir bilim insanıydı. Her sabah ‘Türküm’ demekle Türk olunmaz. Geç de olsa andımız uygulamasını kaldırdık, geri kalmış ülke görüntüsünün önüne geçtik.”
Sizi bilmem ama…
1933 yılında uygulamaya konulan, 1972 ve 1997 yılında çeşitli değişikliklere uğrayarak bugünkü halini alan ANDIMIZ’ı okurken, ne bir çocuk olarak dün, ne de yetişkin biri olarak bugün, durumu IRK ya da MİLLİYET noktasında almadım, hem de hiç ! TÜRKÜM diye başlayan, ama ötesinde bana çok şey öğreten bir SÖYLEM’i bu noktaya getirenleri o yüzden hiç anlamadım, hem de hiç !
Evet…
1933’TE…
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun…
1972’DE…
Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda,
kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene…
1997’DE…
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene…
…diyerek okunan ANDIMIZ için, “Öğrenci Andı, ezanı Türkçe okutmak isteyenlerin metnidir” diyen Erdoğan ile aynı fikirde değilim… Yaşanan tartışmalara, “Ben Türküm ama Türkçü değilim” eklemesi yapan Erdoğan ile aynı fikirde hiç değilim…
Ve… ANDIMIZ’ı okumak istediği için FAŞİST, İZMİR MARŞI’nı okumak istediği için MUHALİF diye yaftalananların ülkesinde yaşamak istemiyorum… Bize bunu yaşatmak isteyenlere de ARTIK YETER diyorum… Siyasete DİN’i karıştıranlara en çok da…
Artık yeter…
