Turizm Haftası Kutlayacakmışız
‘Kutlu olsun’ dedikten sonra eldeki misafirlere geçelim mi? Önceki gün Valilik makamında bir araya gelen ve Hatay Turizmi adına konuşanlara… Öncelikle Hatay Valisi Erdal Ata’ya, ardından Vali Yardımcısı H. Volkan Köksal’a, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör’e, TÜRSAB Hatay BYK Başkanı Ertuğrul Doğanlılar’a, Hatay Turizm Derneği Başkanı Sabahattin Nacioğlu ve Dernek üyelerine…
Konuşulanlar mı?
Umutlar…
Hayaller…
Dilekler…
Temenniler…
Planlar, projeler…
Bundan sonra olacaklar…
Biraz hesap, biraz kitap, biraz eleştiri…
Herkesin payına düşen sorumluluğun paylaşımı…
Şu ana dek tekrara düştüğümüz şeyi Vali dile getirmiş bu defa, ki mevcut turizm değerlerini çok iyi tanıtamadığımızı ifade etmiş ve demiş ki… “Turizmden Hatay olarak hak ettiğimiz PAYI alabildiğimizi söylememiz mümkün değil. Bu konuda hepimize önemli GÖREVLER düşüyor. Bu hafta; bu sorunların gündeme getirilip konuşulması, çözüm önerilerinin üretilmesi ve dikkatin buraya çekilmesine vesile olacak.”
Olsun…
Hem de bir an önce olsun…
Ama çok da uzağa gitmenize gerek yok ki… Bizler bu konuda o kadar yazıp o kadar çiziyoruz ki, eldekinden parça parça dökülenler adına o kadar çok şey söylüyoruz ki, ama dikkatinizi bile çekemiyoruz ! Olan olduğuyla kalıyor… Dökülen döküldüğüyle… Yıkılan ise yıkıldığıyla…
Hatta hatırlatma yapalım mı ? Bunu yaparken de, Valilik konutunun hemen yanı başındaki eski Müze binasının Harlem’den çıkma halini bir kez daha fotoğraflayalım mı ? Müze binası halen binlerce yıllık mozaik emanetlere sahiplik yaparken, hem de bu sahipliği bahçesinde devam ettirirken, bahçe duvarlarının SPREY boyalar nedeniyle aldığı ACINASI hali hatırlatalım mı ? Hatırlatırken de, bahse konu yerde Valilik konutu nedeniyle GÜVENLİK (!) kameraları olduğunun altını çizelim mi ?
O zaman soralım !
Bunca kameranın ve güvenliğin olduğu bir noktada Müze dış cephesi bu hale gelirken, bahse konu bahçe duvarından sadece 20-25 metre ötedeki mozaikler ne kadar güvende sahi ? Aslında şaşmamalı… Biraz da bu yüzden, ŞAŞMAMALI ! Antakya’nın doğu yakasındaki tarihi evlerin bundan daha beter bir halde kirlenmesine, kirletilmesine şaşmamalı ! 2013 Nisan’ında törenlerle açılan ve SAĞLIKLAŞTIRACAĞIZ sözü verilen 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı’nın sahipsizliğine, eskisinden DAHA KÖTÜ bir hal almasına ise hiç şaşmamalı !
Bugün çok meraklıyım…
O yüzden sorularım çok fazla…
Devam edelim mi ?
Aslında devam edeceğimiz nokta, belki de bugüne ekli cümlelerin en önemlisi… O yüzden önce Vali Ata konuşsun, ardından onun kelimelerine kendimizinkileri katalım…
“Buradaki öncelikli hedef TANITIM çalışmaları olmalıdır. Yabancı ülkelere baktığımız zaman, çok BASİT bir iki tarihi eser ile milyonlarca turist ağırlayabildiklerini görüyoruz. Çünkü bu değerlerin tanıtımını, reklamını iyi yapıyorlar. BİZLER, maalesef sahip olduğumuz değerlerin KIYMETİNİ bilemiyoruz. Bu konuda bizlere de sizlere de BASIN’a da çok büyük görevler düşüyor.”
BASIN demiş Sayın Vali, ardından da TANITIM ve REKLAM ! Tamam da eldekine bu kadar kötü bakarken mi ? Peki, örnekleyelim mi ? Mesela Samandağ Aknehir’deki 1500 yıllık Saint Simon Manastırı ! Hiç gördünüz mü orayı Sayın Vali ? Görün… Haberini yapan bizleri de okuyun ama… Ardından Turizm Haftası kutlamak yerine, eldekileri kurtarma operasyonu başlatın !
Hatta şöyle bir şey de hatırlatalım mı ?
Hani ‘Hafta’ dolayısıyla Hürriyet Caddesi’nin trafiğe kapalı kısmında stantlar kurmaya hazırlanan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün en tepe ismine, Hüsnü Işıkgör’e… Tam da o stantların olduğu yerde bir Roma emaneti bulundu, hatırladık mı ? Hani balkon demirleriyle çevirdiğimiz… Ne isim tabelası olan, ne de bilgilendirme levhası bulunan, ki içine çokça çöp savurduğumuz yer !
Hatırladık mı ?
Hatırlayın…
Hatta bir zahmet, artık SUSMAYIN ! NİYE bu kadar kaybettiğimizi KALKIP biri açık açık söylesin, cesaretle KONUŞSUN, yapılmayana işaret etsin, kayıpları sıralasın, bu kentin turizm (özellikle de inanç turizmi) adına neleri kaybettiğini listelesin… Ardından da bir araya gelip HAFTA kutlaması yapmaya hakkımız var mı onu tartışalım ! Olmaz mı ?