TÜİK'in Benzerleri Mi? HATAY'DA DA ÇOK!
Erdoğan'ın son 22 senelik iktidarına eşlik eden AKP / MHP ikilisinin bir çok kurumsal kimliğin güvenilirliğini zedelediğini söylemek yanlış olmayacaktır ! TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumların hali ortada, ki o hal en çok da seçim ortamlarında netleşiyor ! İktidara ve söylemlerine daha çok yer veren, muhalefeti neredeyse yok sayan o haller hiç bitmiyor, buna dair şikayetler de !
TÜİK farklı mı ?
Açıkladığı enflasyon rakamlarını tartışmıyor muyuz yıllardır ? Ona alternatif olarak çıkan ve enflasyon rakamlarını paylaşan, "aslında gerçek bu" diyenleri izlemiyor muyuz ? Hatta son örnek yine TÜİK'ten gelmedi mi ? Dediğine göre, Türkiye'de gençlerin yüzde 52,7'si kendini mutlu hissediyormuş ! Gençlerin yüzde 47,8'iyse "elde ettiği kazançtan" memnunmuş !
Anne babalarının geçim derdine, ay sonu hesabına kilitlenen hayatlarına, alınan maaşlara yetmeyen kiralara bakıp da nasıl mutlu oluyormuş o gençler, ki mutlu denen o gençler de bu ülkenin neresinde yaşıyormuş, merak ettim doğrusu... Üniversiteleri bile politize ettikleri dinin bir parçası haline getirip, kampüslere yapılan camilerle övünen bir zihniyete kendini ispat etmeye çalışmak, gençleri nasıl memnun ediyor, bunu da... Yurt dışına ara ara haber yapan biri olarak, sık sık konuştuğum MUTLU denen gençlerin çok önemli bir yüzdesi, ülkeyi terk etme üzerine planlar yapıyor halbu ki ! Mezun olacakları okulların ardından işsizlik girdabına girmesi kesin kariyer planlarını çöpe atmak yerine, geleceklerini, Avrupa ve Amerika ile kurguluyor !
Aslında konumuz Hatay'dı, ama genel tabloyla başlayalım istedim...
Resmi kurumsal tablonun kullandığı bu MUTLUYUZ dilini, ben Hatay için de izliyorum !
Kullandıkları dil mi ? Genelde değişmiyor ! SAHADAYIZ / ÇALIŞIYORUZ diyor mesela ! BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ mesajı veriyor sıkça ! SABIR tavsiyesini ise asla unutmuyor ! Kullandıkları sosyal medya hesaplarına baktığınızda; ne yağmurların yarattığı taşkınlarla sular altında kalan konteynerler, ne bu mağduriyetin kurbanı depremzedeler, ne devam eden evsizlik, ne bitmeyen işsizlik, ne derinleşen umutsuzluk, ne de şikayet eden yorgun yüzler var ! Depremin yıkıp geçtiği Hatay gibi yorgun bir adresten haber geçen, Burcu Özkaya Günaydın ve Kazim Kızıl gibi gazeteciler ise tüm bu ÇOK ÇALIŞIYORUZ söylemlerinin uzağında, vatandaş hikayelerinde de duruyor... İşsiz olan, konteyner kentlerin o ruhsuz halinde yaşamaktan bıkan, engelli çocukları için yardım isteyen, her şeylerini kaybeden ve yarınsız kaldıklarını söyleyen o kadar çok hikaye paylaşıyorlar ki, resmi kurumsal dilin o HER ŞEY YOLUNDA halinden eser dahi kalmıyor !
Sorun şu ki,
...bugün turizm adına toplantılarını bile Afet Koordinasyon Merkezi'nde yapan, 6 Şubat depremlerinin ardından “Özel Afet Bölgesi" talepleri her defasında cevapsız bırakılan Hatay'ın hiç dinmeyen çığlığını bir türlü duymuyor, o HER ŞEY YOLUNDA diyen kurumsal dil ! Yok, her şey yolunda değil ! Bunun fazlasıyla farkındayız ! Zaten olsaydı, hani sık sık tekrar edildiği gibi, depremde sorumluluğu / ihmali olan kamu görevlilerin soruşturulması yönündeki Savcılık talebi aylardır Hatay Valisi'nin onayını beklemezdi ! Adalet bekleyen acılı aileler cevapsız bırakılmazdı ! Hatta bu süreci başlatan Antakyalı sendikacı / sağlık çalışanı Abdullah Gül'ün Hatay Valisi ile görüşme talebi karşılıksız kalmazdı !
Anlayacağınız, TÜİK'in benzerleri Hatay'da da çok...
Sadece Hatay'da mı ?
BirGün Gazetesi'nden İsmail Arı'nın Gaziantep'te yaşananlara dair paylaşımına ne demeli ? "Yaşamına son veren depremzede Orhan Erdoğan'ın cep telefonu; Belediyelere, Kaymakamlığa, Valiye sesini duyurmaya çalışmış, fakat kimse oralı olmamış, koca devlet bir depremzedeye el uzatamamış..."
Eldeki, yandaş televizyon kanallarını izleyip de NE DE BÜYÜK ve de MUTLU BİR ÜLKEYİZ diyenlerin ruh hali gibi !
Belki istenen de budur...
Gerçeğinden uzaklaşan, ama içine atıldıkları kurgu hayatlar içinde mutlu olduklarını sanan insanlar !
Sorgulayanlar mı ?
Onlar iyi ki varlar...