Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 67 defa okundu.

Tıka Basa Bavullara Doldurduk... Hem Kendimizi Hem Hayatı...

Uzun gibi görünen şu kısacık hayatlarımızda en büyük savaşımız, inandıklarımız üzerine ! Dürüstseniz, yalana ve iltimasa karşısınızdır... Helal kazanca ve emeğe saygınız varsa, illegal edinimlere karşısınızdır... KENDİ olma savaşınızda BEN olabilme özgürlüğünüze inanıyorsanız, herkes için de o BEN olabilme ve KENDİ kimliğini bulabilme mücadelesinde varsınızdır... Erkek ya da kadın olmadan önce, İNSAN olabilmeyi başarmamız gerektiğine inanıyorsanız, erkek ve kadının hayat karşısındaki eşitliğine inanırsınız... İnandıklarınızın sizi SİZ yaptığını düşünüyorsanız, başka hiç kimseyi dini, dili, kimliği, ırkı ya da tercihleri yüzünden ötekileştirmezsiniz... Doğruları bulacak bir aklınızın ve kalbinizin var olduğuna inanıyorsanız, ne DİN ne de SİYASET tüccarlarına ihtiyaç göstermezsiniz...

Bu liste böyle uzaaaarrr gider, ama bitmez...

Peki, bugün bu inandıklarımızın neresindeyiz ?

Düşünemeyen (!), belki de artık düşünmekten ve kendi adına karar almaktan korkan bizlere  "SİZ APTALLAR" der gibi hitap edenlerin kalabalığında, ne haldeyiz ? Hayatlarımıza dair kararların neresindeyiz ? 

Düşünsenize, bir kere bile "GEÇİNEBİLİYOR MUSUN" diye sormayanlar, size kaç çocuk doğuracağınızı söylüyor... O çocuklara nasıl bakacağınızı sorgulamıyor... O çocukları nasıl bir gelecek beklediğine dair garantiler vermiyor... Bir gün yaşlandıklarında, onlara nasıl bir güvence sunulacağını da... Ama DOĞURUN direktifini güle oynaya kabul ediyoruz her defasında, KISMET diye de ekliyoruz... Neredeyse her şehire bir üniversite açan ve apartman katlarında fakültelerin eğitim (!) verdiği bir ülkede, inşaatlarda çalışan, motor kurye olarak ekmeğinin peşinde koşan, asgari ücrete şükretmek zorunda bırakılan, umutsuzluğunda bavullarını toplayıp başka ülkelere göçen eğitimli bir nesil yaratıyoruz... Siyasetin miting meydanlarının yalan dolu hikayelerini her defasında afiyetle yiyor ve açlığımızın tokluk hayalinde defalarca kandırıldığımız halde, değişmiyoruz... Cemaatlerin ve siyasetin dini ele geçirdiği, ele geçirmekle de kalmayıp Tanrı'dan kopardığı bir memlekette, yarattığımız insan tanrıların BEN VARSAN VARSIN söyleminde kayboluyoruz... Hz. Muhammed'ın o TEK HIRKA / TEK HURMA hayat felsefesini her kurulan sofranın başında anlatan, fakire 'fakirliğinden dolayı' cennete yakınlık vaadi sunan, ama kendileri dünya nimetlerinin şaşasında keyif süren din tüccarlarını omuzlarımızda taşıyor, fakirliğimizi sömürerek ayakta duran zenginliklerini besliyoruz... Bizleri inandırdıklarını her terk ettiklerinde KANDIRILDIK hikayesiye tutunarak arınan, ama inandırdıklarını da inandıkları o şey yüzünden cezalandırırken adalet sunduklarını savunabilenlere tahammül ediyoruz... 

Bir arkadaşımla sohbet ederken, şunu demişti;

"Özgüvenimizi kaybettik, hatta kendimizi kaybettik ! Durum öyle bir hale geldi ki, KENDİMİZ deneni bir bavula doldurduk, tavan arasına kaldırdık ! Çünkü korkuyoruz, iç sesimizden bile korkuyoruz ! Ne düşündüğü ya da hissettiği değil, nasıl düşünmesi ve hissetmesi gerektiği söylenenler olduk ! Gazetecisi, işadamı, sade vatandaşı bile konuştuğu için, sistemin duymak istemediklerini tekrar ettiği için içeri alınırken, susarak yaşamayı öğrenir olduk ! Bir gün kendimizi o bavuldan çıkarır mıyız, bilmiyorum... Ama bu ülke, bavullarını toplamış, bekler halde ! Bu kadar bavulun biriktiği ve kendini bu denli erteleyenlerin olduğu bir ülkede, durmak ve düşünmek gerek belki de..."

Vedat Milor örneği !

Restoranları ziyaret eden ve yeme / yemek kültürünü haber yapan bir gurme ve son ziyaret noktası, bir Kent Lokantası olmuş... Muhalif belediyelerin, açlık ve yoksulluk sınırı altındaki bir ülkede 4 çeşit yemeği 40 TL'ye sundukları yer hani... Ardından, bu ziyareti şikayet konusu olmuş... "40 Liraya 4 çeşit yemek: Bu fiyat gerçek mi?" başlıklı videoyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren kent lokantasının örtülü reklamını yaptığı iddia edilmiş ! Hatta buna dair dosya da Ticaret Bakanlığı tarafından Reklam Kurulu’na gönderilmiş... 

Anlamadığımız, bugüne kadar çekimi yapılan onca restoran için ÖRTÜLÜ REKLAMI YAPILIYOR şikayeti almayan birinin, bir kent lokantasının 40 TL'lik 4 çeşitten oluşan mütevazi menüsü için şikayet alması, konunun Ankara'ya kadar uzanması...

Derdimiz ne, biliyoruz...

Yapılan ne, bunu da biliyoruz...

Haklısınız,

...BAVULLARI tıka basa KENDİ ile doldurulmuş bir ülkede KONUŞAN ve ELEŞTİREN herkese SUS işareti yapılıyor usulca !

Yok,

...ben toplamadım bavulumu, KENDİM hala özgür, ama bavulları toplanmış ve susmuş olanlar için buradayım ! Anlatamayanların anlatıcısıyım bir bakıma ! Kelimeleri köşe bucak saklanmışlara cümle oluyorum !

Umudum mu ?

Bir gün tüm o bavulları boşaltmak ve KENDİMİZİ özgürleştirmek...