Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 61 defa okundu.

Erdoğan çooook Haklı! Peki Ya Transfer Vekiller?

Türkiye'de, neredeyse dolaşmadığı parti kalmayan da var, daha önce söyledikleriyle hiç uymayan partilere girip de GEREĞİNİ YAPTIM diyebilenler de... Ankara siyasetinde dünden bugüne hiç bitmeyen o vekil transfer rüzgarında duralım istedim o yüzden... Siyasi partiler, daha düne kadar onu yerden yere vuranlarla nasıl oluyor da bir araya geliyor, bunu biraz soralım istedim... Seçilirken söyledikleriyle tamamen ters olan bir siyasi yapının içine giren Vekillerin, ne karşılığında bu vazgeçişleri yaptıklarını da...

Son AKP kongresinde 3 muhalif milletvekilinin parti rozetlerini takan Erdoğan'ı izlerken, aslında bunun çok istenilen bir duruma işaret etmediğini söyleyen, dile getiren ve bilenlerden biriyim ! Erdoğan'ın da bunu büyük bir memnuniyetle yapmadığını düşünüyorum...

Niye mi ?

Bugünlerde, Erdoğan'a dair, bu şekilde partilerinden istifa edenlere dair DÜN yaptığı bir tespiti paylaşıyor herkes...

Tarihler, 2013...

"Bir insan, eğer bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa, ondan sonra o partiyle beraber hareket eder... Ayrılıyorsa da sadece partiden ayrılmaz... Eğer dürüstse, o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır..."

Eklemiş de Erdoğan...

"Olması gereken şey, aslında işin ahlaki yönü bunu gerektirir..."

"Peki, buna rağmen bugün yaşananlar ne" diyeceksiniz haklı olarak da, tüm bu yaşananların AKP ve Erdoğan cephesinde bazı sebepleri var, hatta oldukça geçer, ciddi sebepleri var ! Siyaset Bilimci İbrahim Uslu, o gayet GEÇER sebeplerin ana başlığını herkes için oldukça anlaşılır bir şekilde özetlemiş !

"Aslında oyun planı belli ve iktidara yakın medyada da açık açık yazılıyor... İktidarın, 2027 Kasım'ına kadar 360 vekili bulup, erken seçim kararı alması gerekiyor. Çünkü seçimi 2027'ye kadar erteleyip, sonra bir de 360'ı bulamazlarsa, Erdoğan aday olamıyor... Daha 2027'ye çok var, ama şimdiden bir mesafe kat etmeye çalışıyorlar..."

"Niye bu zorunluluk" diye soranlarınız için de hatırlatalım...

16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, bir kişi, en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebiliyor... Yani Erdoğan, Özgür Özel onu HADİ YARIŞALIM diye davet edip dursa da, normal şartlar altında yeniden aday olamıyor ve yeniden aday olabilmesi için de iki yol bulunuyor... Ya anayasadaki iki dönem kuralını değiştirmek ya da erken seçim kararı almak... Çünkü Anayasa'nın 116. maddesi'ne göre, "Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde", iki dönemini tamamlayan cumhurbaşkanına üçüncü kez adaylık yolu açılıyor...

Anlayacağınız, dün Erdoğan'ın bile kabul etmediği, hatta AHLAKİ de bulmadığı durum, zorunlu bir seçenek halini aldı, AKP cephesinin iktidar hayali için, ki o yüzden de ara ara bu vekil transferlerinin devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor...

Peki, partisinden bir Milletvekilini AKP'ye kaptıran, eski AKP'li Ahmet Davutoğlu da o transfer dosyaları arasında mı ?

Soru net, ama cevabı daha net !

"Bana, şahsi bir mesajın da iletildiğinin farkındayım... ‘Biz, en iddialı karşıtlarımızı bile hizaya sokarız’ mesajıyla beni yıldıracağınızı sanıyorsunuz ?.."

EN İDDİALI KARŞIT derken, Davutoğlu, partisinden istifa edip AKP'ye geçen Prof. Dr. Serap Yazıcı'yı kastediyor ! KARŞIT, çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni çokça eleştiren biri, Yazıcı... Hatta bu sistemin, OTORİTER yolsuzluk düzenini kurmak için icat edildiğini bile söylemiş, paylaşımlarında...

Başında da dediğimiz gibi, Erdoğan'ı anladık...

Transferleri niye yapıyor, çok iyi anladık...

Peki, Serap Yazıcı ve diğerlerinin GEÇER sebepleri ne oldu, işte asıl bunu soruyoruz, anlamak için... Daha düne kadar kendi GEÇER sebeplerini muhalif milletvekili edasıyla paylaşırken, bugüne dair GEÇER sebepleri o DÜNü nasıl gömdü, biraz da bunu soruyoruz... Son dönemde AKP'ye katılan yenilerin bir çoğunun parti yönetimine seçildiği son kongrenin, o KAZAN / KAZAN dengesini fazlasıyla gözettiğini görerek de soruyoruz... 

Yok, AKP bu konuda yalnız değil !

CHP için de aynı şeyler geçerli !

Daha düne kadar Erdoğan'ı ve politikalarını savunan Cemal Enginyurt da CHP'ye girmeden, hem CHP'ye hem de parti yönetimine ağır eleştiriler getiren bir isimdi... Hatta unutmadık, MHP'den ihraç edildikten sonra NEDEN DEMOKRAT PARTİ DE BİR BAŞKASI DEĞİL sorusuna verdiği cevabı... "Omurgalı bir tavrım var... Kendime göre bir duruşum var... Dolayısıyla, Demokrat Parti'yi tercih ettim... Belki başka partilere de gidebilirdim, ama gidemezdim. İYİ Parti'ye çok sövdüm, CHP'ye çok sövdüm... Sövmediğim tek parti vardı, Demokrat Parti... Dolayısıyla Demokrat Parti'de kalmayı ve siyaset yapmayı tercih ettim..."

Haklısınız,

...ne söylersek söyleyelim, ne kadar yazarsak yazalım, anlamak zor !

O yüzden de gözler de kulaklar da AKP cephesinde, AKP önünde sıralanan o görünmeyen transfer kalabalığında...

Sahi, sırada kim var ?