İstifa Eden Bir CHP'li Olarak... Ekrem Mi, Yoksa Mansur Mu ?
"CHP'de, BAYRAM içinde geçen, festival havasında bir adaylık yarışı var" diyebilmek isterdim ama, yok !
Türkiye'de, CHP etiketli belediyelerin başkanları da milletvekilleri de öyle bir telaş ve heyecanla tarafını seçme yarışı içine girdiler ki, konu, "Erdoğan'a karşı en güçlü adayını çıkartması gereken CHP"den, KALAN SAĞLAR BİZİMDİR hesabına döndü... Hatta, adaylara karşı aynı mesafede durması gereken Özgür Özel bile Ekrem İmamoğlu kartını bile isteye açık oynadı... Liderlik koltuğunu kaybetmesinden bu yana, sınır karakolu gibi kondurulan Ankara ofisinden lobi çalışmalarını bir an bile aksatmadan sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu mu ?
Onun adayı, Mansur Yavaş !
Bugünlerde, son liderlik savaşının SÖZDE şaibesi noktasında İPTAL EDİLSİN diyen isimlerden, eski CHP'li Lütfü Savaş da bu büronun misafirlerinden olmuştu, hatırlıyorsunuz... Hatta o misafirliğinin ardından, Özel ve ekibine karşı ayağa kalkışını da yine burada yazanlardan biriyim...
Aslına bakarsanız,
...parti üyeliğinden geçtiğimiz aylarda istifa eden bir yurttaş olarak, CHP'de ne Özgür Özel'i ne de Kemal Kılıçdaroğlu'nu görmek istiyorum, ama her ikisine yönelik bu garip mahkumiyet durumunun da Erdoğan'ın en sevdiği şey olduğunu düşünüyorum...
Diğer taraftan, seçildiği günden bu yana liderlik kumaşı olmadığını defalarca ortaya koyan, KAZANAN ceketli, Erdoğan'ın ayağına kalkma konusunda kendi partisiyle bile sürtüşmeyi göze alan Özgür Özel gibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun da, kaybettiği savaşlara doymayan bir kumandan edasıyla, bir kez daha partisinin başına geçme isteği, beni hem gülümsetiyor hem korkutuyor...
Peki, hep sorulanda durayım...
Parti üyesi olsam, 133 Milletvekilinin 116'sının desteğini arkasına alan Ekrem İmamoğlu mu derdim, yoksa garip bir dışlanma süreci yaşayan Mansur Yavaş mı ? Haklısınız, iyi soru da, soramıyorum ! Çünkü CHP'deki ön seçim sürecine, Mansur Yavaş katılmayı reddetti ve İmamoğlu da aslında beklendiği gibi TEK ADAY oldu ! Anlayacağınız, CHP, parti içinde yönlendirilmesi liderler ve vekiller eliyle kolayca yapılan parti üyeleri üzerinden, Türkiye halklarına, "Erdoğan'a karşı adayımız bu" diyecek, bugün yarın...
Kişisel olarak, hala o deprem sonrası gidilen kayak tatilindeyim, İmamoğlu noktasında ! Hadi gildildi bir şekilde, ama ardından rahatça paylaşılan o kayak tatilinin de fotoğraflarındayım ! Konu, özel hayatı ve tatil özgürlüğü değil, ama bir felaketin hemen ardından paylaşılanlar, dökülen gözyaşına verilen desteğin ardından HAYAT DEVAM EDİYOR halleri...
Sizlik, olabilir...
Yok, benlik değil...
"O zaman, ADAY KİM olmalı" diyeceksiniz de, CHP'nin tam da bu noktadaki "isimsizliği", bir çok konuda politika üretemeyen hali gibi, beni çileden çıkartıyor... Nasıl mı ? Düşünsenize, ÜLKEDE AÇ YOK diyecek kadar kendi ülke gerçeğini reddeden bir Ankara'yı yöneten iktidar ortaklarından MHP'nin lideri, 2025'te başlattığı bir kampanyayla, ekonomik sıkıntı çeken kesimlere destek olmak için ASKIDA 9 GÜLEK (her gülek, 32 kğ'a karşılık gelen tahıl) BUĞDAY projesi başlatıyor ve aslında bununla da o AÇ ve YOKSUL halimizin resmi kurumsal etiketini hayatlarımıza ekliyor, açık açık inkar ettiğini İTİRAF ediyor, ama buna rağmen, 22 yıldır ülkeyi yöneten bu iktidar, ana muhalefetle, oransal olarak yarışabilecek durumda bir tablo sunabiliyor...
Demem o ki, CHP yönetimi, ADAYIM KİM yarışması yapacağına, "eldekine rağmen neden BEN tercih edilmiyorum"a odaklanırsa bir an önce, hem kendisi hem ülke insanı kurtulur, hani naçizane bir tavsiye !
Gelelim asıl soruya...
Mansur Yavaş da olmaz da, peki, Erdoğan'a karşı Ekrem İmamoğlu'na verir miyim oyumu ?
Ben, bu ülkenin, KÖTÜNÜN İYİSİ ya da ELDEKİ BU diyerek seçtikleriyle büyüdüm, ama bu tercih de bana göre olmadı hiç... Anlayacağınız, oyum Erdoğan'a gitmeyecek, ama Ekrem İmamoğlu için de o sandığa atılmayacak... Depremin İstanbul'unda daha yapacağı bu kadar çok iş varken, tercihini Külliye'den yana kullanan birine o oy asla atılmayacak... Niye mi ? Bir Hataylı olarak, sorumluluklarından kaçan insanları, bizler, son depremde HELALLİK isteyenler bağlamında birebir yaşadık, hem Valisinin hem İl Sağlık Müdürü'nün enkaz ve ölüm dolu bir şehirden apar topar ayrılmasını izlerken en çok da... Benzer bir depremin gölgesini iliklerine kadar yaşayan bir kent için mücadele etmek varken, Erdoğan sonrası, yetkilerininden sıyrılacak, yetkisiz bir Cumhurbaşkanlığı kontuğuna oturma sevdasına şahitlik ediyorken, İmamoğlu için farklı düşünemiyorum ne yazık ki !
Evet, ben düşündüm, çoooook düşündüm...
Bence siz de düşünün, iyi düşünün...
Kötünün iyisini değil ama...
İYİSİNİ...