Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 210 defa okundu.

Tartışalım tartışmasına da Tartışmayı biliyor muyuz

Geçen gün biriyle konuşuyorum… Aslında ‘konuşmaya çalışıyorum’ desem ! Kelimelerimi oldukça MUHALİF bulduğunu söyledi önce, ardından da KAVGAMIN kiminle olduğunu sordu ! Bu kent için iyi bir şeyler yazmam için NE gerektiğini de ! Anlayacağınız, diğer herkesin yaptığını YAPMAMI istedi ! HER ŞEY iyi, dememi… YAPTINIZ ve OLDU diye eklememi… Hatta ceket iliklememi ve kelimelerimin teslimiyetinde cümlelerimi asimile etmemi !

 Ben mi ?

NE mi dedim ?

 Aslında, yere göğe sığdıramadığımız EXPO projemizle başladım… Hani hala sokaktaki adamın NE olduğunu anlayamadığı şeyden… Anlamadığı, ama bizim de yeterince anlatmadığımız şeye alkış tuttuğu başarımızdan ! Ardından bir başka başarıya işaret ettim ! GASTRONOMİ şehri olmuşuz ya… Onu hatırlattım ! Unutmadan… Çadırdan bozma bir fuar alanımız var, ona da ŞAPKA çıkarttım, ki HİÇ YOKTAN İYİDİR demeyi de ihmal etmedim ! Ardından, KÖY-KENT projesinden çıkma (!) tarihi Antakya içinde dolaşırken, YAMA vurulmamış yollardan ilerlediğimiz her ana mutluluk ekledim ! Saksılar içinde yükselen ağaçların ve bitkilerin çokluğuna rağmen kent içinde yeşil alanların azlığını ise ZAMANLA O DA OLUR diye ES geçtim ! Bol sinekli ve bol çöplü Asi Nehri’nin kent merkezine kattığı mistik havayı ise dağıtmamaya çalıştım ! Çok para harcayıp eski bir Antakya evine benzettiğimiz turizm danışma bürosuna rağmen, aynı Antakya’nın bir o kadar eski evlerinin orta yerine ASFALT döktüğümüzün şaşkınlığında mı ? Adımlarımı hızlandırdım, görmemeye çalıştım ! Yön tabelalarında kullandığımız Türkçe’ye de İngilizce’ye de HAYRAN kaldım ! Kent merkezinin Cumhuriyet Anıtı noktasında yaşanan karmaşaya ise baka kaldım ! İçinde belediye logosundan Atatürk heykeline, saksılardan ağaçlara ve az biraz yanmış-az biraz kırılmış lambalardan vazgeçmişliğimize kadar çok şeyimizin orta yere saçıldığı BİZ’de durup, İŞTE BİZ BU KADARIZ dedim !

 Haklısınız…

 Yine iyi bir şey yazamadım !

Oysa ki her şey güllük gülistanlık !

Bu şehrin bir eli yağda diğer eli ise balda !

O yüzden değil mi ki onca plaket kalabalığımız ?

Birbirimizin başarısında ha bire sahne alışlarımız !

 Peki baştaki konuşmamıza NE mi oldu ?

 Sonlanmadı, ki tartışmaya girmek de zaman kaybıydı zaten ! İşte o an aklıma geçen gün okuduğum bir blog geldi… Oradaki soru şuydu ; …Uygar bir insan olarak farklı görüşlerle fikir alışverişinde bulunmak ya da karşımızdakini ikna etmeye çalışmak hangi noktadan sonra anlamsız hale gelir ?

 İşte tam da bu noktada sıra Bertrand Russell’a gelsin… Russell’ın bir mektubuna… Tartışmaya girmek istemediği birine en nezaketle bunu istemediğini anlatan mektubuna… Russell, bu mektubu 1962’de, 89 yaşındayken kaleme almış... Faşizm hakkındaki fikrini değiştirmeyi umarak kendisini tartışmaya çağıran İngiliz Faşistler Birliği Başkanı Sir Oswald Mosley‘e gönderdiği mektubunda ise şöyle yazmış :

 .*.

 Sevgili Sir Oswald,

 Bana gönderdiğiniz mektuplar ve ekindeki evraklar için teşekkür ederim. Son yazışmamız hakkında epey düşündüm. İnsanın, kendi değer yargılarına son derece yabancı, hatta tiksindirici değer yargılarına sahip birine nasıl cevap vereceğine karar vermesi her zaman zor oluyor. Konu sadece sizin öne sürdüğünüz fikirlere karşı olmamdan ibaret değil, ben tüm yaşam enerjimi faşizmin felsefe ve pratiğinde kendini gösteren zalim ayrımcılık, takıntılı şiddet ve sadistik kötücüllük ile mücadele etmek için adamış bir insanım.

Şunu belirtmeliyim, benim ve sizin kendimize yer bulduğumuz duygusal evrenler birbirinden o kadar ayrı ve birbirine o denli zıt ki, aramızdaki olası bir iletişimden herhangi bir samimi ya da verimli sonuç ortaya çıkmasına imkan yok.

Sizden, bu konudaki fikrimin kesinliğini anlamanızı rica ediyorum. Bunu bu şekilde ifade etmemin nedeni size kabalık etmek amacını taşımaktan ziyade insanlık deneyimine ve insanlığın başarılarına verdiğim değerden kaynaklanıyor.

 Saygılarımla, Bertrand Russell

 .*.

 Bu mektubu okuyunca, aklıma +18 Millet Meclisimizin traji-komik hali geldi ! Birbirine BARDAK fırlatan, KÜFÜRLER savuran, üstü kapalı (!) TEHDİT edenlerin Ankara’sı geldi ! Bu ülkede iyi bir şeyler yazabilmenin umudunda ve kavgasında çıkan kelimelerimde ne kadar HAKLIYIM, o geldi !

 Ve tartışma da BİTTİ !