Susarak yaşayanlar Konuşarak direnenler
Bana bir karış toprak kalana kadar,
bir tek zeytin ağacı kalana kadar,
bir tek portakal ağacı,
bir tek kuyu,
bir ufak koru kalana kadar,
anılar kalana kadar,
bir küçük kitaplık,
ölmüş dedemin resmi,
bir duvar kalana kadar…
-demiş, Semih el-Kasım…
-Ama eklemiş de…
bir de bu soluk,
bendeki bu soluk…
Haykıracağım dünyanın suratına
özgür insanlar adına savaşı.
Doysun varsın utancın ekmeğiyle
alçak domuzlar,
güneşin düşmanları…
Semih el-Kasım, Filistin direnişinin devrimci şairlerinden… Okumadıysanız, fazlasını okuyun… Ondaki hayatı okuyun… Ardından kendi direnişinizin kelimelerini yazın alt alta… Şu ana kadar neye direnmişsiniz, fark edin, hatta ayağa kalkın ve anlatın…
Benim gibi…
Kendi kelimelerinizle…
Bugüne dair direnişimiz mi ?
Din…
Siyasete bulaşmış DİN !
Siyasete bulaştırılmış DİN !
Meydanlara indirilmiş DİN !
Sloganlara karıştırılmış DİN !
Ama bugünkü direnişimizde yalnız değiliz… Biri daha var… DİN içinden gelmiş biri… DİN adına konuşabilecek biri… Eldeki DİN’den kalanlar adına söyledikleriyle cesaretini DİRENİŞÇİ vicdanı ile birleştirebilmiş biri…
Evet…
Bugün, SUSMAK yerine KONUŞAN Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ile devam edelim, ederken de, KONUŞMAK yerine SUSAN şu an ki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i beklemeye alalım, ki kendi vicdani direnişinde beklettiği kelimeleri vardır belki… KONUŞMAK isterken SUSTURULAN, susturduğu kelimeleri… !
Konumuz mu ?
Tarafsız (!) Cumhurbaşkanımız geçenlerde bir konuşma yapmış… AÇILIŞ bahane, ama ‘EVET’ ŞAHANE tadındaki miting sırasında, “Türkiye; koalisyon tartışmaları olmadan, istikrar ve güven ortamı tehdit edilmeden yönetileceği bir döneme girecek. Buna karşı çıkacağım derken, dünyanızı da ahiretinizi de tehlikeye atmayın” demiş…
MUHALİF çizgide duranlar olarak, dünyamızın TEHLİKEDE olduğunun fazlasıyla farkındayız… Hatta izlendiğimizin, dinlendiğimizin, raporlandığımızın, takip edildiğimizin… O yüzden YENİ BİR ŞEY değil bu UYARI ! Peki ya diğeri !!! Ahiretlik kısmı hani !!! Diğer taraf !!! Ölümlü dünya !!! Cennet-Cehennem meselesi !!!
Merak ettim…
Sahi, YARATICI güç de EVET tarafında mı ?
HAYIR oyu verecek olanlara muhalif mi ?
Biz ölümlülerin DİĞER taraf olan iletişimi sınırlı, ki o yüzden gelin, Ankara’dakilerin bu kadar NET bir DUYUM almalarını Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu cevaplasın, DİN ekseninde ŞEKİLLENEN yeni devletimizin açılışını ve kapanışını yapsın… !
“Biz, din ile siyaseti iç içe kıldık. Ve bundan en çok zarar gören de dini değerler oldu. En başta belki dindarlar, siyasetle dinin iç içe geçmesinden dolayı, dinin siyaset eliyle daha yaygın ve daha güçlü olacağını düşündüler. Ama din toplayıcı, siyaset ayrıştırıcıdır. Ve farkında olmadan, din, ayrıştırmaya ve öfke üretmeye başladı.”
Ve final…
“Türkiye Cumhuriyeti’nin çok önemli bir özelliği vardır. O da Tevhid-i Tedrisat. Yani din eğitimi konusunda Tevhid-i Tedrisat ilkesiyle biz din adına neyin nasıl öğretileceği konusunda belli bir ortak paydayı bulmuş bulunuyoruz. Bunu korumamız lazım. Bu, baskı değildir. Bu, dinin aydınlık belgesinin insanlara açık ulaştırılması, ticaretten uzak, siyasetten uzak, öfkeden, şiddetten uzak, ötekileştirmeden uzak, iç sorunlarına bulaştırılmasından uzak, dini din olarak doğru şekilde öğretme çabasıdır.”
Dünyamızla yetinmeyen, ahiretliğimizi de avuçları arasında tutmak isteyenler noktasında KONUŞMAK yerine SUSAN şimdiki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de bir şeyler söyler mi sahi ? Vicdanı direnişe geçer mi ? KONUŞMAK isterken SUSTURULAN kelimelerini özgür kılar mı ?