Sloganlarımız güzel Gerçeğimizse çirkin
Bugün,
…gördüklerimdeyim !
Gördüklerimde, ama sevmediklerimde !
Kent merkezindeyim, eski Arkeoloji Müzesi, yeni Şehir Müzesi’nin önünde ! Tepesinde NE TÜR bir müze olduğunu yazmak yerine, MÜZE demeyi yeterli gördüğümüzde ! Hemen girişindeki ufacık bahçesine peyzaj yapmak yerine, bakımsız bir evin bahçesi gibi bırakılanda ! Açılışı sessiz sedasız yapılanda ! Turizm Danışma Ofisi tarafından verilen resmi kurumsal Antakya Şehir Haritası’nda ETNOGRAFYA MÜZESİ diye geçilende !
Kentin en can alıcı noktasında, bu defa, karşımdaki meydana bakıyorum…
Atatürk Anıtı denilene… Yıllardır güncellenmesi istenen, ama ufak bir park görüntüsünden bir türlü kurtulamayan yere… Bir dönem, büyükşehir belediyesi tarafından heykelin arka kısmına eklenen kurumsal bir logo ile bölünen yere… Vakıf İşhanı yeri için geliştirilen kent meydanı projesiyle nefes alması beklenen şehrin orta alanını yol noktasında biraz daraltacak, ama daha görkemli bir Cumhuriyet Anıtı ile hak ettiği görsele kavuşması istenen yere…
Biraz yürüyelim mi ?
Köprüyü geçelim…
Şimdi, Ulus Meydanı’na yakın bir yerdeyiz… Vakıf İşhanı’nın bir dönem yükseldiği yerin hemen yanı başındaki yeşil alan peyzajının palmiyelerle süslenmiş hali içine devasa, ışıklı bir reklam panosu koyanlarda… Hatta bunun daha beterlerini, onca projelendirme ile hayat bulmuş Asi Nehri kenarlarına sıra sıra ekleyenlerde…
Peki ya EXPO’nun devasa logosu !
Önünde selfie çekilsin diye konulan hani !
Onun ötesinde, kent insanına hikayesi anlatılamayanda !
İnsan olan merak ediyor…
Tüm hazırlığını inşaat sahalarına sıkıştıran, ama içinde yaşadığı kentle o hazırlığa dair hiç konuşmayan bizler, neyin kurdelesini keseceğiz sahi ?
Ben olsam,
…diye başlayan cümleleri ben de sevmiyorum ama !
Ben olsam…
Kentte, projeye dair örnekleri serpiştirecek alanlar yaratırdım ! Mesela güzelim peyzajı içine devasa bir reklam panosu koyup, gece yarattığınız gereksiz ışık patlamaları yerine, bu alana BOTANİK EXPO adına bir örnekleme yapar, “BUYUZ” derdim, “BÖYLE OLACAK” diye de eklerdim !
Proje alanlarında ne yapıldığına dair bölgeye özel olarak taşıdığımız belli kesimlerle değil, ama bu kentin o noktaya henüz taşınamayan binlerinin ilgisiyle devam edecek olan alanlar için de maketler hazırladım, her ilçede…
Merak, pazarlamanın merkezidir…
Bir şeyi satmanın da olmazsa olmazı…
Bunun için, Ankara’daki yabancı diplomatik temsilciliklere bile davet yapılırken, kent insanına yönelik benzer bir çabayı görmemek garip !
Aslında konu ne sadece ŞEHİR MÜZESİ, ne EXPO, ne peyzaj alanlarına eklediğimiz REKLAM panoları, ne CUMHURİYET MEYDANI, ne de restorasyonuna dair gelenlere hikayesini anlatamayan KURŞUNLU HAN ! Konu, bu kentin, makro bir planlama içinde değil de, birbirinden bağımsız parça parça projelendirilerek kurtarılmaya çalışılması ! Bir dönem MARKA KENT HATAY diye başladığımız her şeyin rüzgara karışması !
Bu, aynı şeye benziyor…
Benim, bu kentin tarihi çeşmelerinin bakımsızlığını NEREDEYSE yıllardır yazmama,
…ama hiçbir şeyi değiştirememe !
Ben vazgeçmedim !
Siz de vazgeçmeyin !