Siyasete karışan DİN Hukuka karışan SİYASET
Türkiye Barolar Birliği, siyaset yelpazesinin neresinde, bilmiyorum… Aslında BAROLAR noktasında apolitik bir duruşun olması gerektiğine inanan bizlerin ‘ne kadar kalabalık’ olduğunu da bilmiyorum… Bu inanca sahip hukukçuların BAROLAR içinde ne kadar hakim olduklarını da…
Konumuz biraz bu…
Konumuz Barolar Birliği…
Birlik Başkanı’nın son ziyareti…
Ziyaret, masum bir kelime, o yüzden içerikte ilerleyelim mi biraz… Rize AK Parti İl Başkanlığı'na yaptığı ziyarette konuşan, ardından da Birliğe bağlı Avukatların sert eleştirilerine hedef olan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nu dinleyelim…
Önce o konuşsun…
Ardından eleştirenler…
Ve son olarak da, bizler…
Evet…
AK Parti'yi ziyaret ederek siyaset yapmadıklarını ve bir ilki başlattıklarını vurgulamış Feyzioğlu, ki merak ettim o İLK kısmını… BAROLAR’ın o İLK ile ne yapmaya çalıştığını… Hele ki gazetecilerin KELİMELERİ noktasında tutuklandığı, gözaltına alındığı bir memleket coğrafyasında… Ama bunlar konuşulmamış, ama temenniler paylaşılmış, hediyeler verilmiş, finalde de Fazıl Say ve Erdoğan ile başlayan sürecin PEMBE PANCURLU Türkiye’si ile hatıra fotoğrafı çektirilmiş…
Ve şimdi, bu MUTLU-MESUT Türkiye’nin son ziyaretine en net tepkiyi verenlere, Ankara Barosu Türkiye Barolar Birliği Delegelerine gelelim mi ? Onlar, o PEMBE’nin altını kazısınlar biraz, eldekini paylaşsınlar, hatta konuşulması gerekenlerin altını çizsinler…
Hadi okuyalım…
-
Bizler, Ankara Barosu Türkiye Barolar Birliği delegeleri olarak; hukukun ayaklar altına alındığı, cılız muhalif seslerin bile yargı marifetiyle susturulmaya çalışıldığı, avukatlığın işlevsiz ve itibarsız hale getirildiği ve yargının iktidarın tahakkümü altında kaldığı bu günlerde, bu açıklamayı yapmayı kendimize hem bir hak hem de üzerimizde bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Sayın Feyzioğlu, yüzde yüzlük bir milli birlikten bahsederken bilmelidir ki; başkanı olduğu Birliğin biz delegasyon üyelerinin ve neredeyse 125.000 avukatın hepsinin adına konuşma, resmi sıfatıyla parti ziyaretlerinde bulunma ve herkes adına siyaset yapma hakkına sahip değildir. Kendisine böyle bir yetki ne kanunla ne de fiilen verilmiştir.
Bizzat kendi söylemiyle, “yüzde yüzlük” bir iradeden bahsetmek gerekirse eğer; bu “yüzde yüzlük”, Avukat Gökhan Vural Arı’nın maddi sıkıntıları sebebiyle kendi canına kıydığı bir ekonomik ve hukuksal düzende kendisinin Barolar Birliği Başkanı olduğu gerçekliği üzerine olabilir.
Bu “istisnasızlık” hali, Avukatların adliye koridorlarında yerlerde sürüklendiği, hiçbir delil olmadan tutuklandıkları ve babalarının cenazesine kelepçeyle götürüldükleri bir düzenin artık ortadan kalkması mücadelesinde söz konusu olabilir.
Bu “yüzde yüzlük” irade, cinayet aletinin bizzat adaletsizlik olduğu, hâkim adayı Didem Yaylalı’nın intiharına sebep olan kim varsa, yargı ve kamu vicdanı önünde hesap vermeleri gerektiğine ilişkin olabilir.
“Yüzde yüzlük irade”, ancak mesleklerini yaparken darp edilen, tehditle yıldırılmaya çalışılan ve hatta katledilen meslektaşlarımızın aziz hatıraları ve bu gidişle gelecekte vereceğimiz ve sayısını bilmediğimiz müstakbel hukuk şehitleri söz konusu olduğunda sağlanabilir.
Bu istisnasızlık, kendisini eleştiren meslektaşlarımızı “terörist” ilan etmekte değil, başta masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı olmak üzere tüm evrensel hukuk prensiplerinde vücut bulabilir.
Sayın Feyzioğlu, yaptığı konuşmada; kurtuluşun çaresini 81 milyonun adalet paydasında hamasetle değil hakikatle buluşması olarak göstermektedir. Yukarıda sayılanlar ise hamaset değil, maalesef üzücü hakikatin bizzat kendisidir.
Sözlerini bitirirken, yargıyı güvenilir kılmanın gerekliliğinden bahseden Sayın Feyzioğlu’na tüm kalbimizde katılıyoruz. Biz de, tam da yargıyı güvenilir kılmak için, üzerinde görünmez cübbesiyle parti ziyaretlerinde bulunan ve ülkemiz için tek başına “makro-ekonomik politikalar” üreten Metin Feyzioğlu’na cübbesini çıkartarak gireceği siyaset yolunda başarılar diliyor; Cübbelerimiz ile kendisini uğurluyoruz.
Bu başarı dileğimiz ve uğurlama, bizzat “yargıyı güvenilir kılma” inancımızdan kaynaklanmaktadır. Hukukun üstünlüğü ve adalete erişme mücadelesi ise başta Ankara Barosu olmak üzere tüm barolar ve Avukatlar tarafından yükseltilerek sürdürülecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
-
Ben mi ne söyleyeceğim ?
Ne eksiği, ne fazlası, tam da bunu…Konuşanların yüreğine sağlık…
Konuşmayanların ülkesine ise SELAM olsun !!!