Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 183 defa okundu.

Sıradaki gelsin MADDE 101

Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri ile nitelikleri, seçimi ve diğer hususları içeren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 101, 102, 103, 104, 105 ve 106'ncı maddelerini biliyoruz ama, içlerinden özellikle birini HARARETLE konuşmaya başladık, ki aslında İSMİNİ zikretmesek de kulaklarını SIK SIK çınlatıyorduk…

Hangisi mi ?

101…

Öyle görülüyor ki, temelinden değiştirmek istiyoruz…

Değiştirmekle de kalmayıp, hayata geçirmek istiyoruz…

TARAFSIZLIK zor geldi, TARAF ilan etmek istiyoruz…

PARTİLER üstü ters geldi, PARTİLİ ilan etmek istiyoruz…

Aslında Erdoğan sık sık söylüyordu da, anlamamışız !

Meydanlardan duyurup duruyordu da, o anı kaçırmışız !

Ya da anlamışız ve yakalamışız ama, aksini umut etmişiz !

Tarihler Mayıs 2015’i gösterirken ne demişti hatırlıyor muyuz ?

“Ben her Parti’ye eşit mesafedeyim ama, gönlümde bir parti var…”

Ve artık o GÖNÜL işi tamam gibi !

Ama önce okuyalım mı, eldekini ?

Değiştirilmek istenen o 101’i…

***

Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.

Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.

Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.

***

Eldeki bu…

Değiştirmek istediğimiz…

Gelin şimdi de Nisan 2015’e dönelim...

Değiştirilmek istenen 101'e eklenene…

Eklenmek istenenin nedenlerine…

Yine Erdoğan konuşsun !

“Başkanlık Sistemi, Türkiye’nin, akıntıya karşı kürek çekmeye çalışmak yerine akıntının gücünü arkasına almasının adıdır. Artık motoru tekleyen, kaportası dökülen, her tarafından ses gelen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Hele bir de bu arabanın benzini, mazotu, gazı bitmek üzereyse, onunla en fazla yakındaki bir akar yakıt istasyona gidebilirsiniz. Zorlarsanız yolda kalırsınız. Türkiye, şuanda her tarafı dökülen ve yakıtı da bitmek üzere olan bir sistemle yoluna devam etmeye çalışıyor. Araba ‘beni değiştir’ diye adeta bağırıyor, yakıt lambasının ışığı da epey oldu.”

Anlayacağınız, öyle bir değişiklik yapacağız ki, DEVLET deneni temsil eden ve vatandaşları nezdinde TARAFSIZ gibi gözükmesi değil ama TARAFSIZ olması gereken kişiye PARTİLİ bir kimlik vereceğiz, OY verenlerin Cumhurbaşkanı olacak PARTİLİ bir makamı ise OY vermeyen diğerlerinin gözünde MUHALİF ilan edeceğiz, ki öyle görülüyor ki ilk partilimiz de AKP’li olacak…

Sürpriz mi yoksa beklenen ve planlanan mı ?

Aslında AÇIK açık yapıyoruz !

Anayasal laikliği tartışıyoruz !

Dindarlığımızın ölçütünü de !

Finalde de…

Gönlünden geçeni uzun zamandır söylemek isteyen ve TARAFSIZLIĞINDA (!) sıkışıp kalmış bir Cumhurbaşkanlığı makamı için ÖZGÜRLÜK (!) yaratıyoruz…

Hepimizin adına bir şey daha sorayım…

101’den sonra SIRADA NE VAR sahi ?