SIKILDIM DESEM Bu Ankaradan çok sıkıldım
Yok, salt iktidar değil, ama Türkiye siyasetinden bahsediyorum… Sadece hükümetin kendisinden değil, dokunulmazlık zırhının arkasındaki avantajları tüm bu kavgaların gerisinde kullanmaktan sonuna kadar geri durmayanlardan bahsediyorum… Mercimek, pirinç ve kömür yardımlarının milyonları ayakta (!) tuttuğu bir ülkede, kendi maaş zamlarına bir kez bile itiraz etmemişlerin sol ve sağ kalabalığından bahsediyorum… Halkın meclisini dinlerken utandıklarımızdan bahsediyorum… Zıvanadan çıkmış, +18 kıvamına gelmiş siyaset argosundan bahsediyorum… Birbirini aleni bir şekilde tehdit eden siyaset aktörlerinden bahsediyorum… Ülkeyi kavgasız ve küfürsüz yönetemeyenlerden bahsediyorum… Sözde cemaatlere, ne idüğü belirsiz dini (!) yapılanmalara ‘ne istedilerse’ verenlerden bahsediyorum… Geride, boşaltılan geniş alanı doldurmak için sinsice bekleyen diğerlerinden bahsediyorum… Bu ‘diğerlerinden’ medet uman politikacılardan (!) bahsediyorum… Laikliği ve dini oyun hamuru kıvamına getirip, Cumhuriyet’in dinamikleriyle oynayanlardan bahsediyorum… Bizlere, ‘Bu ülkeyi kimlere emanet etmişizi’ dedirtenlerden bahsediyorum… ‘Taraf olmayan bertaraf olur’ diyecek kadar ileriye gidenlerden bahsediyorum… T.C.’nin yeni YANDAŞ kimliklilerinden bahsediyorum…
Aslında bahse konu o kadar çok şey var ki…
Şu satırlar gelsin o zaman, benden devam etsin…
Ve desin ki ;
Varlığımızı arttırdık, ama değerlerimizi yitirdik…
Hayata yıllar ekledik, ama yıllara hayat katamadık…
Uzaya ulaştık, ama ruhun derinliklerine inemedik...
Atomu parçaladık, ama önyargılarımızı yıkamadık…
Tanıdıkları çoğalttık, ama dostları eksilttik...
Çok yazıyor, ama az gelişiyoruz…
Daha çok plan yapıyor, ama
daha az sonuç alıyoruz…
Haksız mı söyleyen ?
Sahi, bize ne oldu böyle ?
Saygımız azaldı, bu net…
En çok da birbirimize,
bu daha net…
Peki, sadece siyaset mi ?
Hayata ne dersiniz ?
Geçen gün, sabahın kavurucu güneşi altında sokakları temizleyen bir belediye görevlisinin yanından geçerken, buna dair konuştuk, ayaküstü… Azalandan konuştuk ! Saygıdan ! Kalmayandan ! Alnındaki teri silerken etrafı gösterdi önce… Cümleleri mi ? “Tamam, bizim işimiz ama…” diye başladı ! “Emeğimiz bir hiç, bunu görüyoruz her gün”, diye de bitti !
Sahi, onları ne sanıyoruz ?
Bize hizmet eden uşaklar mı ?
Yoksa kişiye özel personel mi ?
Geçen gün, Habib-i Neccar Camii’nin restorasyonu yeni biten dünün Antakya’sı önündeki ağaçların birinin dibine köpeğinin ‘büyük’ tuvaletini yaptıran ‘gayet’ şık giyimli birinin ardından seslenip, ‘orada mı kalacak?’ diye sordum… Cevap mı ? ‘İsterseniz alabilirsiniz’ oldu !
Haklısınız…
Bunu bir de yurt dışında yapmayı deneseler keşke !
Ağızlarının payını kanunla alsalar, cezasını ödeseler !
Hayata ve buna dair bir blog yazarının tespiti gelsin mi ?
Aslında, saygı deneni kaybetmiş hepimize gelsin…
…Yerlere çöp atmayın ! Hatta mümkünse, yerde çöp gördüğünüzde eğilerek çöpü alın ve yakınlardaki bir çöp kutusuna bırakın ! Tiksinti ile ‘ıyy öyy böyy’ diyip almamazlık da etmeyin ! İncileriniz dökülmez, hiç merak etmeyin ! Yapın ! Bunun gibi bir sürü şey yapın işte…
Evet…
Başından bu yana bahsettiğim çok şey var ve emin olun, hepsinden çok sıkıldım…
En çok da değişmeyen hallerimizden, değişmemek için direnenlerden !
Siz de bahsedin !
Sıkıldıklarınızdan bahsedin !