Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 151 defa okundu.

Şehirleri kaybettik Sırada köyler var

Cumhurbaşkanlığı tarafından hayata geçirilen ‘Her Yıl 100 bin Sosyal Konut’ uygulaması kapsamında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir proje başlatmış... Hatta Bakanlık, Hatay’a da ilgili kurumlar nezdinde gönderdiği yazıyla, Köy Konut Projesi’ni hayata geçirdiğini duyurmuş…

Biraz daha açalım mı ?

Hani daha net bir dille, olacakları söyleyelim…

İfade edilene göre…

Bakan Murat Kurum imzalı belgede, köy tüzel kişiliğine ya da hazineye ait yerleşime uygun arazilere 50 başvuru olması durumunda, o köye TOPLU KONUT yapılabileceği belirtiliyormuş... Talepler de muhtarlar aracılığıyla yapılacakmış…

Fikir müthiş !!!

Daha çok beton…

Çok katlı binalar…

Köyden bozma şehircikler…

Mevcut şehirlerde bile şehirleşemeyen insan modelini köylerde yaratma sevdamız mı bu ?

Sonrasından ne var ?

Nasıl bir görüntü var ?

Tek tip projelerden oluşan çok katkı binaların kırsal alan işgalini KÖY diye çağırmak içimize sinecek mi ?

Aslında ilginç olan bir şey daha var, ki hepimizin illa ki bir köy kültürü, köy geçmişi ya da en azından bir deneyimi var… Peki o VAR kısmında, kaç köy hatırlıyorsunuz, tüm evleri tek kalıptan çıkmışçasına AYNI olan ?

Bu konuda okuduğum isimlerden biri, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Hamiyet Özen. ‘Köyü tipleştirdiğiniz zaman, köyler, köy özelliğini kaybeder’ diyen Özen’i okurken, kentlerin belli yerlerinde blok blok yükselen TOKİ kültürünün bizlere sunduğu o soğuk beton manzara geliyor karşıma…

Siz, bu manzaraya karşı ne yaparsınız bilmiyorum ama…

Ben, penceremi de perdelerimi de kapatırım…

Zira köy dediğimiz şey, hayata dair son kalemiz… Bize ait kalabilmiş tek doğal alanımız… Eskinin üretim tekniklerinin ve yaşamsal dinginliğin kendi rutini içinde aktığı detoks noktalarımız…

Eski-tilmiş Antakya ile yeni (!) denen Antakya arasında durup, her iki yönde de size dik dik bakan hayatlardan hangisine daha yakın olduğunuzu bir düşünün mesela… Her iki taraftaki kayıplarınızı bir düşünün… KEŞKE dediklerinizi… Parmaklarınızın arasından kayıp düşenleri… O yenilendikçe (!) sizden eksilenleri…

Ben mi ?

Beton geleneği ile iç içe yaşayan yeni Antakya içinde oturan biriyim ve bizler için yaratılan bu ORTAYA KARIŞIK kent (!) kültüründen (!) dolayı MUTSUZUM… Dağın eteklerine dayanan beton kamyonlarının temel atma telaşları içinde nefes almaya çalışıyorum… Baktığınızda, şehirleşiyoruz, EVET ! Ama bunu da, boş bulduğumuz her alana, İMAR İZNİ altında özgürlüğünü ilan etmiş beton bloklarla yapıyoruz…

Peyzaj mı ?

Yok…

Çevre düzenlemesi mi ?

Yok…

Yeşil alanlar mı ?

Yok…

Modern yollar ve kaldırımlar mı ?

Yok…

Bakımlı parklar ve sosyal donatılar mı ?

Yok…

Demem o ki…

Birilerinin yönettiğini SANDIĞI ve adına da ŞEHİR dediğimiz beton mezarlıklarımız var…  ki Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Oğuz Kurdoğlu ile bir konuda aynı düşünüyorum o yüzden…

“TOKİ, meralara ve yaylalara toplu konut yaparsa, eko turizm de son bulur… “

YAPMAZ, diyenler var aramızda…

Antakya’da bir dönem zeytinliklerin nasıl imara açıldığını, mal sahiplerinin nasıl protesto gösterileri ile dertlerini anlatmaya çalıştıklarını unuttuk mu ?

Sahi ne oldu tüm o zeytinliklere ?