Savaş SARIL dedikçe
Bugün başlamadan, dün konuşsun…
Ama önden bir giriş yapalım…
Nebi Ateş desin ki…
-
Herkesin “ANLATSAM ROMAN OLUR” dediği bir hikâyesi vardır bu hayatta… Ah be güzel insan; hayat bir tek sana mı zor sanırsın !
-
Kulağımıza KÜPE olur mu bilmem ama…
Bugünün DÜN hikâyesi başlasın !
Aslında bildiğimiz, okuduğumuz bir hikâye !
Ama sıkça unuttuğumuz, hatırlamamız gereken bir hikaye !
Hadi başlayalım…
-
Almanya’da bir Lise Müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş:
…Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar… Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum!
Sizlerden isteğim şudur;
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız, bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa, ancak o zaman önem taşır.
-
Bunu niye mi okuduk ?
Bunca şeyi niye mi yazdık ?
31 Mart’ın seçim sandıklarına ilerleyen bizler, o sandıklara uzanan yolda çamura öylesine gömüldük ki, çok şeyi unuttuk, çok şeyi es geçtik, en çok da ÖTEKİ ilan ettiklerimizi, MAĞDUR denenleri, evlerini-yurtlarını terk etmek zorunda kalan ACI sahiplerini…
Uzun bir süredir izliyorum…
Bu kentin misafir etmekte ZORLANDIĞI Suriyeli sığınmacıların malzeme yapıldığı siyaseti… O siyasetin, tüm o kalabalığı meydanın orta yerinde toplama telaşını… İŞTE BUNLAR deyişini… TÜM SUÇ ONLARIN haykırışını… DURMADAN ÜRÜYORLAR diye ekleyişini…
2011 senesinden bugüne, Hatay’ın toplumsal, sosyal, ekonomik dinamiklerine ciddi yükler bindi, bu bir gerçek… İflaslar oldu, ki bu da bir gerçek… Ekonomi içinde kayıt dışılık arttı, ki bu da bir gerçek… İkinci evlilikler arttı, ki bu da bir gerçek… Kentin gelirlerinin bölüşümünde sıkıntılar birikti, ki bu da bir gerçek… Ekonomik şartlar ağırlaştı, ki sanırım bu, elimizdeki en SERT gerçek !
Tamam da, konumuz ne ?
Artan sığınmacı kalabalığımız mı, yoksa o kalabalık için çözüm üretmekte zorlanan ve mevcut durumu yönetme becerisi gösteremeyenler mi ?
Hangisi ?
O yüzden, buradan, hayata dair her şeyin altını çizip de SARIL sloganında ilerleyen ADAY Lütfü Savaş’a çağrı yapalım… Yapalım, çünkü… Bir taraftan SARIL derken, diğer taraftan meydanın orta yerine topladığımız mülteci kalabalıkları HEDEF göstermemiz, OLMUYOR, hiç olmuyor !
Ama biliyor musunuz, buna dair konuştuğum neredeyse herkesin söylemi, sizin için HAKLI diyor, ki o yüzden kazandınız ! Söylemleriniz kazandı ! Bir arada yaşama kültürünün dünya markası olduğu bir kentte, ÖTEKİ ilan ettiklerimizle bir arada yaşayamayacağımıza KARAR verdik bile !
Tebrikler !
Kazandınız !
Ama kaybımız da çok oldu, ama bunu hiç fark etmediniz !
Oysa ki, Tarkovski ne güzel demiş…
-
Dünyada ne kadar fazla kötülük varsa,
Güzellik yaratmak için de
O kadar sebebimiz var demektir…
-
Sahi, çok mu geç kaldık ?