Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 284 defa okundu.

Saint Simonda bir gün Ben utandım sıra SİZDE

Hatay Günleri sona erdi… İstanbul Maltepe’deki hani… Sıra sıra dükkanlar içinde yöresel ürünlerimizi satmaya çalıştığımız etkinlik hani… Künefeye tek takla attırdığımızda her ana AĞZI AÇIK şaşkınlığımızı kattığımız ve BİZ NEYMİŞİZ BE dediğimiz beklentilerimiz hani… Birbirimizi kutlamaya doyamadığımız zafer anlarımız hani… Onca masrafın ardından NE KAZANDIĞIMIZI bilemediğimiz giderlerimiz hani…

 Ne mi yaptık ?

 Kendimizi anlattık…

Yetmedi, anlattıklarımızı tanıttık…

Tanıttıklarımızı pişirdik, yedirdik, içirdik…

Ve kadim toprakların ev sahipliğinde davet ettik…

BU DAHA NE Kİ derken, eldekini fısıldadık…

Saint Simon’dan Habib- Neccar’a, dedik…

Hatta Saint Pierre diye de ekledik…

Ahşap evleri ise unutmadık…

 Ve masalı bitirdik…

Eldekini de…

 Peki döndük mü?

Hatay’a döndük mü ?

Son İstanbul seferi de bitti mi ?

 O halde şimdi sıra benim !

Ben anlatayım, siz dinleyin !

 Komiktir, ben ne zaman ANLATMAYA başlasam, birileri şöyle der… BEKLE ! Sabret, DEĞİŞİR ! Hatta ACELE ETME diye de ekler… Ben de ne zaman bu tür BEKLEYİŞLERİ yaşamıma sokmaya çalışsalar, Icarus’u hatırlarım… Yaşamı o BEKLE listesinde tüketenleri anlattığı yazısını…

 Der ki orada ;

 .*.

 Zaman geçsin diye bekle, zamanı gelsin diye bekle.

Anlatmak için bekle, anlaşılmak için bekle.

Bulmak için bekle, bulunmak için bekle,

buluşmak için bekle.

Başlasın diye bekle, bitsin diye bekle.

Sabahı bekle, geceyi bekle, baharı bekle, yazı bekle,

yarını bekle, yeni yılı bekle.

Daha iyisi için bekle, daha yenisini bekle.

Sabırdan bekle, çaresizlikten bekle, panikle bekle,

vazgeçerken bekle.

Plan yap bekle, hayal kur bekle.

Değişsin diye bekle, dönüşsün diye bekle.

Bir bekle, iki bekle.

Hayat geçsin önünden

geçip gitsin,

sen bekle…

 .*.

 Yok…

Benlik değil…

BEKLEMEK benlik değil…

 O yüzden, şimdi sıra benim Hatay GÜNLERİMDE, ki hafta sonu o GÜNLER adına Samandağ Aknehir’deydim… Saint Simon Manastırı’nın 500 rakımlı görkemli zirvesinde…  Niye mi ? 1500 yıllık bir manastırın kalıntıları arasında gezindim, aylar sonra… Aylar önce yaptığım haberden bu yana NE DEĞİŞMİŞ, ona bakmaya geldim… Yok ! Değişmemiş… Hiçbir şey değişmemiş !  1500 yıllık manastırın yorgun taşları üzerindeki sprey boyalar ilk günkü tazeliğinde duruyor… Bir yaz BÖYLE geçmiş… Gelen BÖYLE görmüş… Eldekine BÖYLE şahitlik etmiş… Ve bu bizi hiç RAHATSIZ etmemiş…  Bu kadar mı ? Değil ! Etrafa saçılmış çöpler var ! Bira kutuları !  Bir de, yemeklerini yanında getirmiş bir aile ! 1500 yıllık manastırın devasa taşları üzerinde piknik yapanlar ! Görevli mi ? Var gibi, ama çokça YOK gibi !

 Aslında bu da eldekinin FİNALİ gibi !

 İstanbul’daki HATAY sizi mutlu etsin bari !

Çünkü Hatay’daki BİTMİŞ gibi !

İyi iş, elinize sağlık !

 Keyfini çıkartın !