Sahak Maşalyan dayım HEM ÇAN HEM EZAN
-
Sokrates, bir gün derste, öğrencilerine birer beyaz kâğıt dağıtır ve üzerine bir daire çizmelerini ister… Ardından da dairenin tam ortasına bir nokta koymalarını söyler, ardından da, “Büyük mü, yoksa küçük mü bir daire çizdiniz” diye sorar…
Bazıları küçücük bir daire çizerken, bazıları tüm kâğıdı doldurmuştur…
Ve sonra, “Dairenin tam ortasındaki nokta, sizsiniz… Daire ise, yaşadığınız hayata koyduğunuz sınırlamayı temsil eder… Siz, kendi dünyanızın merkezisiniz” der ve devam eder…
Şimdi daireyi silin...
Geriye, sadece nokta kaldı…
Şimdi, sınırı olmayan bir dairenin merkezindesiniz...
-
Evet…
Bizler, tercih ettiklerimiz kadarız…
Seçeneklerimiz kadarız…
Algıladıklarımız kadarız…
Merak ettiklerimiz kadarız…
Düşündüklerimiz kadarız…
Yaptıklarımız kadarız…
Hayatta oluşturduğumuz eylemlerimiz kadarız…
O yüzden…
Bir tarafta EZAN, diğer tarafta ÇAN noktasındayım…
Olamaz mı ?
Bence olur…
Hem de çok iyi olur…
SON Ayasofya tartışmalarına bir açıklama ile adeta NOKTA koyan Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’ı konuşuyoruz aslında… Ayasofya'nın ibadete açılması tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan, ama bunu yaparken de herkesi Ayasofya içinde toplayan Maşalyan’ı konuşuyoruz…
Demiş ki Maşalyan…
-
Yeni bir HAÇ ve HİLAL ihtilafı lüksümüz yok... Dünyanın kurtuluşu, HAÇ ve HİLAL ittifakıdır... Böyle bir barışı dünyaya armağan etme onuru, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yaraşır…
Mabede girin, sessizliği soluyun ve öğrenin ondan... Aya Sofya, “Kutsal Bilgelik” mabedi, seyrettiği 1500 yüzyıllık insanlık tarihinde barıştan daha değerli bir şeyin olmadığı öğüdünü verecek size…
Ayasofya, on bin işçinin emeğiyle, bir servet harcanarak kuruldu... 1500 yıllık sayısız onarım, Fatih Sultan Vakfı’nın emekleri, hepsi… Bu Mabet, ibadet yeri olarak korunsun diyeydi… Müze olsun diye değil…
Meraklı turistlerin fotoğraf çekmek için oraya buraya koşuşturması yerine, diz çökmüş imanlıların, saygı ve huşuyla secde kılmasının, mabedin fıtratına daha uygun olduğunu düşünüyorum…
Ayasofya, ibadete açılsın… Mabet, yeterince büyük... Hristiyanlara da bir alan tahsis edilsin. Dünya, dinsel barışımızı, olgunluğumuzu alkışlasın... Ayasofya, çağın ve insanlığın barış sembolüne dönüşsün… Çok mu ütopik?
Zaten hepimiz AYNI GÖK KUBBE’nin altında yapmıyor muyuz ibadetlerimizi ? Ayasofya'nın kubbesini de PAYLAŞABİLİRİZ… İtikatlarımız ayrı olsa da, aynı tek Allah'a inanmıyor muyuz ? 1000 yıl Hristiyan, 500 yıl Müslüman dualarını duvarlarına emmiş ve onları gizemli varlığında sentezlemiş mabedin buna bir itirazının olacağını zannetmiyorum…
-
Sizi bilmem ama…
BEN İMZALADIM BİLE…
1000 yıl Hristiyan, 500 yıl Müslüman dualarını gizemli varlığında sentezlemiş mabedin görkemli kubbesi altında, kadim Anadolu topraklarının bu son örnekliğini İMZALADIM bile…
Siz… !