Ruh halimiz mi Biraz buruk biraz tedirgin
Depremlerin, Anadolu coğrafyasında yarattığı dalgalanma, sadece beton bedenleri değil, ama insan bedenleri de sarsıyor… ORADA KİMSE VAR MI seslenişinin bizlerde yarattığı dün hikâyesi birden bire bugünün de hikâyesi olunca, ÖLÜM ve insan bedenleri arasındaki savaşın en büyük tahribatı, paylaşımlarımıza da yansıyor…
Geçen birini okudum…
Demiş ki…
-
Vaktinden önce gider mi insan ?
Gidiyorlar işte !
Duvarda hırkaları,
cebinde fotoğrafları,
radyoda şarkıları...
Her şeyi dağıtıp gidiyorlar hem de...
“Gidiyorum” bile diyemeden hatta !
-
Ardından bir diğeri…
Ama çok daha gri hatlarla…
Daha derine sinmiş kelimelerle…
-
Elime geçen her bir kağıda, parmaklarımın arasına aldığım her kalemle, hep ölümü anlattım. Çünkü hayatın iki büyük tartışılmaz gerçeği vardır. Bunlardan birincisi, bir gün ölecek olduğumuz, diğeri ise hasbelkader hala hayatta olduğumuz gerçeğidir. Bu ikisi arasında yaşadığımız şeyden elimizde kalansa bir ömürdür. Ölüm, hayatta olmanın bedelidir! Hayatsa, ölüme razı olmanın ödülü.
-
Depremle beraber yazıp çizmeye başladığımız ölüme dair paylaşımlarımız, hayata dair paylaşımlarımızın gerçekten uzak haline biraz ters, haklısınız… Peki, bu kadar GERÇEK olması da korkutmalı mı ? Yoksa diğer gerçeklerimiz gibi bunu da mı paketlemeli ?
Buna dair söylemiş bir tanesi…
Sanırım haklı da…
-
Kendini duyacak kadar cesur olduğun gün,
görmeye başlarsın…
Çünkü insan,
en çok kendine sağırdır…
-
Görmeye başlamak…
Hatta duymaya…
Bilmeye…
Bu üç duyusunu kapatanların coğrafyasındayız…
KAPAT komutu ile kapatanların desek hatta !
O yüzden de sormayan, sorgulamayanlarız !
Bir SORAN çıkınca da, korkanlarız !
Bir adım geriye kaçanlarız !
‘Ben değil, o’ der gibiyiz !
“Ben değil, o”… demeyen birinin paylaşımını okudum geçen… Aslında okuyunca da düşündüm, ki “metrekaresi DOLAR üzerinden kiralanan AVM’lerin tuvaletleri bedavayken, Cami tuvaletleri niye PARALI” diye soranları hatırlattı bana, ama…
Düşündürttü de…
Dediği mi ?
-
Ülkede 90 bin (?) cami var !
Bu camilerin altlarında
MARKETLER var,
DÜKKÂNLAR var,
OFİSLER var…
Ancak…
Bir tek caminin altında
AŞEVİ yok…
YETİMHANE yok…
Yoksula, evsize barınacak bir tek yer yok…
-
Bu konuda konuşmak isteyen olur mu ?
Yoksa eldeki o 3 duyuyu kapatmaya devam mı ?