Pudra şekerli hayatlardan Damlayan DİĞERLERİ
Hafta sonu patlayan “pudra şekeri” skandalının en önemli boyutu NEYDİ ?
Siyasi miydi ?
Toplumsal mıydı ?
Ekonomik miydi ?
İdeolojik miydi ?
Hukuksal mıydı ?
Herkes, bu örnekten yola çıktı, bir ÇÜRÜME’den bahsetti !
Peki, NEYDİ o çürüme ?
Siyasi mi ?
Toplumsal mı ?
Ekonomik mi ?
İdeolojik mi ?
Hukuksal mı ?
Bir PUDRA ŞEKERİ hikâyesinden MEMLEKET HİKAYESI çıkartmak gerekir mi, DÜŞÜNÜN ama…
Bendeki hikâye, FARKLI…
Eldeki yoksulluğumuzun fotoğrafını çekmiş, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), son raporunda… Açlık ve yoksulluk sınırımızın dibinde duran MİLYONLAR için kara kare fotoğraflar paylaşmış…
Mesela…
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.736 TL, yoksulluk sınırı 8.912 TL olmuş…
Mutfak enflasyonu aylık yüzde 0,63, 12 aylık yüzde 16,66 oranında gerçekleşmiş…
Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti tutarı 3.317 TL’ye ulaşmış…
Anlayacağınız, AÇLIK sınırımızı tutturmuşuz, neredeyse… 2.736 TL ile milyonları o sınırda biriktirmişiz ama… Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (8.911,97 TL) için, BEKLE demişiz…
Bekle…
Bir gün…
O bir gün için bekleyen ülke insanları içinde en kalabalık olanlardan biri de KADINLAR…
İstanbul Sözleşmesi’ne NOKTA koyan Ankara’nın şaşkınlığında, SIRADAKİ diyen kadınlar…
O kadınlar için konuşan bir isimde duralım bugün ve dünün İMZACI Ankara’sı ile bugünün KÜSTÜM OYNAMIYORUM diyen Ankara’sı için söylenmesi gerekenleri sıralasın…
Evet…
İstanbul Sözleşmesi’nin mimarlarından Prof. Feride Acar’ın kelimelerinde sıra…
-
Bugün karşılaştığımız durumu hayal etmek mümkün olmadığı gibi, o gün adeta, evrende bambaşka bir dünyada yaşıyorduk... Sözleşmenin hazırlanması ve yazılması sırasında, Türkiye, EN ÇOK DESTEK VEREN devletlerden biriydi… 11 Mayıs 2011, bizim için adeta bayram günü gibiydi… AYNI siyasi parti iktidardı ve son derece DESTEKLEYİCİ bir tutum vardı... Türkiye, çekincesi olan ülkeleri bile İKNA etmişti…
Birtakım marjinal kesimler, günümüzün çağdaş değerleriyle hiçbir anlamda bağdaşmayan kendi değerlerini MEŞRULAŞTIRMAK ve toplum içerisinde oluşan birtakım olumsuzlukların tamamını İstanbul Sözleşmesi’ne yükleyerek bunu GÜNAH KEÇİSİ yapmak gibi bir yola girdiler…
-
Haklısınız…
Yorgun hayatların hikâyeleri, bizlerin ki…
Bir de anlayabilsek, içine düştüğümüz hayatları…
Belki o zaman derin bir OH çekip arkamıza yaslanacağız ama…
SIRADAKİ, diyoruz hep…
SIRADAKİ !