Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 247 defa okundu.

Önce Bağdatı es geçtik Şimdi sıra Erbilde

Derler ki…  Filler, öleceklerine yakın sürüden ayrılır ve bir başlarına, doğduğu topraklardaki mezar yerlerine yürürlermiş. Kendilerinden öncekilerin de yaşamla vedalaştığı anayurtlarına yorgun adımlarla yaptıkları bu son yolculuğun ardından bir mağarada inzivaya çekilir, ölümü beklerlermiş. Asırlar sonra toprak kazıldığında, ille kendi toprağına gömülmek için ölüme yürüyen yaşlı fillerin toplu mezarlığında, kemikleri yan yana, koyun koyuna bulunurmuş.

 Yaşam ve ölüm arasındaki bu ritüeli ilk dinlediğimde, garip hissettim… Böyle hissetmeme neden olan şey ölümün yaşamdan uzaklaşan yalnız yolculuğu muydu, bilmiyorum ! Belki de diğer yaşayanların akıp giden sürecine çok fazla dokunmadan sessizce uzaklaşma gayretiydi…  Bunu yaparken ki özeniydi…

 İnsanoğlu da buna mı dair ? Topraklarına SADAKATİ buna mı dair ? Mesela memleket derken kastettiğimiz şey bu mu ? Memleketin hasretinde dururken HİSSEDİLEN şey bu mu ? Yaşam ne kadar uzaklaştırırsa uzaklaştırsın, bizleri ne kadar uzağa savurursa savursun, bir gün gelip de ‘kendi topraklarım’ dediğimiz yere dönmek bu mu ? Belki de… Hayatın adaletsizliğinde kendimizi güvende hissedebileceğimiz tek yere yeniden ayak basmak bu yüzden özel olmalı…

 Katalanların talebi de bu yüzden…

Ve dibimizdeki Kürtlerin de…

 Onları anlıyorum anlamasına da…

 ‘BENİM’ dediği topraklara sahip çıkma telaşında duranların mücadelesinden korkan bizleri anlamaya çalışıyorum, anlamaya çalışırken de, Hatay sınırından Suriye hattına yığılmaya devam eden tankları, topları, askeri, tüfeği izliyorum… İzlerken de, kendi toprağında yaşamak ve yine kendi toprağında son nefesini vermek isteyenleri neden KORKULMASI gerekenler İLAN ettiğimizin labirentinde kaybolmamak için uğraşıyorum…

 Ama kaybolan Ankara da ben gibi !

 Sahi, Ankara biliyor mu ?

Ankara, ne istediğini biliyor mu ?

Yok, pek ‘BİLİYOR’ gibi durmuyor !

 Niye mi ?

 Sahi, Kürtlerin ‘BAĞIMSIZLIK’ fikrinden bu kadar korkan bir Ankara, aylar öncesinde ağırladığı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani için göndere BİR İLKİ başarıp KÜRDİSTAN bayrağını niye çekti ? Ankara ve İstanbul’da tekrarlanan bu POLİTİK MESAJ ile kaç domino taşına dokundu ve bazı şeyleri harekete geçirdi ? Sahi, bunu niye yaptı ?

 Renk olsun diye mi ? :)

 Yok, politika denen şey bu değil !

Politika denen şey anlık bir şey değil !

Politika denen şey hesapsız hareket değil !

Ama her adımın mesajında hesap yapmak !

Sarf edilen her kelimenin analizinde durmak !

İstikrar denileni dış politikanın omurgası yapmak !

Hele ki, dün DÜNDÜR bugün de BUGÜN dememek !

 Peki, bizler ne yaptık ?

Olası bir Kürdistan için ne yaptık ?

Kürtlerin bağımsız adımlarına ne cevap verdik ?

 Cevap mı ?

Oldukça net !