Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 374 defa okundu.

O kadar güzeller ki SORUN DA BU MU

Hatay’ın Defne ilçesinde tesadüfen bulunan Roma dönemi mozaikleri göreniniz oldu mu ? Haklısınız ! Neredeyse hiç birimiz görmedik… Aslında görmemize izin verilmedi… Daha net anlatımıyla, görmemiz  istenmedi… Ben mi ? Sanırım şanslıyım ! Çünkü şu ana kadar çıkanlar noktasında ELDE NE VAR, az-çok bilenlerdenim…

 Sorularım o yüzden daha net !

 Sahi, tüm dünyanın hayranlıkla izleyeceği bir buluntu için, her şeyin üzerine kalın bir perde çekme telaşımız niye ? Bir Allah’ın kulu da çıksın bir şey söylesin ! Şu koca kentte biri el kaldırsın ve söz istesin !

 Hatay Valisi konuşsun mesela…

 Bu kenti ilk elden anlatacak, hem de yüksek sesle anlatacak mozaiklerin hikayesinde ilerlemek varken, toprağın metrelerce altından çıkanların karanlığında yolumuzu bulmaya çalışıyoruz… Hatta bulmaya çalışırken de birbirimize çarpıp duruyoruz…  NİYE ?

 Müze Müdürlüğü konuşsun mesela…

 Dünya’nın sayılı mozaik müzelerinden birine sahip Hatay noktasında rafa ekli sessizliğimizin bize ne kazandırdığını anlatsın ! Kendimizi dışarıya anlatma ihtiyacımızın en yüksek olduğu bir vakit, kafalarımızı niye kuma gömüyoruz, ayağa kalkıp bir zahmet söylesin… Bir iki çift laf etsin… En azından bizlere bunu borçlu, bunu da iyi bilsin…

 İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü konuşsun mesela…

 Bu şehrin ev sahipliğinde, evde olup bitenden haberi yokmuş gibi davranmanın maliyetinde ne kadar zarardayız, bir söylesin… Şu ana kadar söylemediklerinin biriktirdiği merakımızı ise ilk elden gidersin…

 Yerel idare mi ?

 Yok, konuşmasın…

Artık hiç konuşmasın…

Sırasını başkasına versin…

Konuşması gerekenlere versin…

 Niye mi ?

 Şimdi gelelim benim gördüklerime…

 Aslında her şey yolunda giderse, bir iki güne kadar sizlerle de paylaşacağım… Defne ilçesi Uğur Mumcu Meydanı kazılarında ortaya çıkan, çıkarılan, ama üstü toprakla örtülmek istenenleri… Eşsiz hayvan figürlerini… Desenlerin görkemli Roma’sını… Renklerin binlerce yıllık himayesinde anlatılan hikayeleri… Bu kentin üzerinde oturduğu tarihin ne kadar derine indiğinin şahitliğini…

 “Peki, her şey madem bu kadar iyi, niye paylaşmıyoruz…” sorusunu sorduğum biri bana oldukça ilginç bir cevap verdi… Bu kente daha önce de geldiğini söyleyen bir tarihçi, ki bizlerin ‘mozaik skandalı’ başlığında verdiği haberi okumuş yurt dışındayken… Konuşurken, ‘Oradaki durumu yaşayan resmi aktörler, aynı duruma düşmek istemiyor olabilir’ dedi önce… ‘Nasıl yani…’ deyince de, bakın neler ekledi ?

 “O dönemki haberlerin ardından Bakanlık soruşturma açmıştı… Müfettişler görevlendirilmişti. Çünkü haber öyle bir yayıldı ki tüm dünyada, Çin’den Avustralya’ya kadar, ki paylaşım hızı inanılmazdı. Herkes, ‘gerçekten de restorasyonlarda hata oldu mu’ diye karşılaştırma yapmaya dahi başladı. Tabi, Bakanlık da uzmanlar da ortaya konan iddiaları reddetti, kabul etmedi. Ama bu aşamadan sonra Müze içinde ciddi bir hareketlenme olduğunu hepimiz biliyoruz. Gözden geçirmeler, düzeltmeler vesaire… Sanırım, bulunan mozaikleri göstermeme nedenleri de benzer bir süreci yaşama olasılıkları…

 Şöyle düşünün…  Yaşananların tam tersi olsa ve Defne’de ortaya çıkan mozaikleri bizlere ilk halleriyle gösterseler. Henüz topraktan çıkarılmış hallerini… Tabanda durdukları halleri… Peki, ne olur? Böyle yaparlarsa ne olur ? Ne olacağını size söyleyeyim… Tüm kamuoyu, bu mozaiklere her detayı ile hakim olur. Yani, eldeki var olan gerçekten kaçma ihtimali de olasılığı da ortadan kalkar. Bunun riski mi ?

 Şu an ne yapıyorlar ? Alelacele, normalden daha kısa bir sürede bu mozaikleri yerlerinden kaldırıp taşıyorlar. Ardından depoluyorlar. Çünkü yol inşaatlarında geciktiler… Önceliklerini devreye sokmak için acele ediyorlar…  Anlayacağınız, mozaikler ‘parça parça’ kesiliyor, ardından yeniden birleştiriliyor… Yani hassas bir restorasyon süreci yaşanıyor… Peki kırılma, parçalanma, taşların kaybolması ya da eksilmesi gibi unsurlar olmuyor mu? Oluyor! Olmuyor demesin kimse… İşte korkulan kısım da burası… İlk hali kimse bilmezse, depolanan ve restorasyondan geçirilecek olanlar eğer ki orijinalden uzaklaşan hallere ‘bir şekilde’ sahip olursa, bunu kimse bilmeyecek…  Şimdi anladık mı?...”

 Sahi, anlamamız gereken bu mu peki ?

Sessizliğimizin asıl NEDENİ de bu mu ?