Müzik Sustu, Notalar Kaçıştı SAHİ, BİZE NE OLDU
Müzisyen Onur Şener’in öldürülmesinin ardından herkesin kendine sorduğu bir soru bu, BİZE NE OLDU !
Sinirliyiz…
Öfkeliyiz…
Tartışmayı bilmiyoruz…
Sindirmek istiyoruz…
Susturmak da…
Bunun için de şiddet yolunu kullanıyoruz !
Bu bazen bir bıçak, bazen bir silah, bazen bir tokat, bazen bir yumruk, bazen de…
Cinayetin, bir istek şarkı yüzünden işlenmiş oluşunda dururken, eğlenirken bile bu hale NASIL gelebildiğimizi konuşuyoruz aslında ! Korkutucu olansa, cinayeti işleyenlerin mafya tetikçisi değil, devlet görevlisi olması... Belli yerlerde görev alan, eğitimli insanlar oluşu…
Haklısınız…
Sözün bittiği yer !
Notaların sustuğu yer !
Belki de susmamak gerekiyor…
Sinirli,
Öfkeli,
Tartışmayı bilmeyen,
Sindirmek isteyen,
Susturmak da…
Onlar için hazır olmak gerekiyor…
Kötünün cesaretine iyinin de aynı cesaretle karşı çıkması gerekiyor…
Buna dair bir örneğimiz gelsin mi ?
Düşündürsün…
Müzisyen Onur Şener’in öldürülmesinin ardından herkesin kendine sorduğu bir soru bu, BİZE NE OLDU !
Sinirliyiz…
Öfkeliyiz…
Tartışmayı bilmiyoruz…
Sindirmek istiyoruz…
Susturmak da…
Bunun için de şiddet yolunu kullanıyoruz !
Bu bazen bir bıçak, bazen bir silah, bazen bir tokat, bazen bir yumruk, bazen de…
Cinayetin, bir istek şarkı yüzünden işlenmiş oluşunda dururken, eğlenirken bile bu hale NASIL gelebildiğimizi konuşuyoruz aslında ! Korkutucu olansa, cinayeti işleyenlerin mafya tetikçisi değil, devlet görevlisi olması... Belli yerlerde görev alan, eğitimli insanlar oluşu…
Haklısınız…
Sözün bittiği yer !
Notaların sustuğu yer !
Belki de susmamak gerekiyor…
Sinirli,
Öfkeli,
Tartışmayı bilmeyen,
Sindirmek isteyen,
Susturmak da…
Onlar için hazır olmak gerekiyor…
Kötünün cesaretine iyinin de aynı cesaretle karşı çıkması gerekiyor…
Buna dair bir örneğimiz gelsin mi ?
Düşündürsün…
-
Sanatçı Marina Abramovic, 1974’te, “Rhythm-0” adını verdiği bir performans sergiledi. Bir odada cansız bir obje gibi sabit durup, kendini ziyaretçilere sergileyecekti. Gösteri odasındaki bir masada; kekten çiçeğe, sigaradan zincire kadar malzemeler vardı. Ziyaretçiler, altı saat boyunca bu korunmasız insana istediklerini yapabileceklerdi. Başta herkes nazikti. Marina’ya çiçek sunup kek yedirdiler. Elini sıkıp resim çektirdiler. O sırada birisi sanatçıya bir tokat attı. Reaksiyon vermediği görülünce, topluluktan bazıları daha sert vurmaya başladı. Marina’nın savunmasızlığı ve seyircinin kayıtsızlığı, saldırganların cüretini artırdı. Alnına silah dayadılar, vücuduna yazılar yazdılar, kalçalarını, göğüslerini sıkıştırıp elbiselerini parçaladılar. Onu çırılçıplak soyup, bıçakla vücudunda yaralar açtılar. İş tecavüze varmak üzereyken, nihayet seyircilerin bir kısmı müdahale etti. Gösteri bittiğinde, Abramovic, yara bere ve gözyaşları içindeydi.
Deneyden şu dersler çıkarıldı;
Kötülük, insanlığın içinde pusuda bekler. Toplumsal sınırlar kaldırıldığında da harekete geçer. Bu vandallık, iyiler müdahale edene kadar sürer.
Yani,
…kötülük de iyilik de birbirinden cesaret alır.
-
Bazen düşünüyorum da, toplumsal vandallığımız, öfke nöbetlerimiz, siyasetle ne kadar ilgili diye !
Geçen bir paylaşıma denk geldim, buna dair…
ANLAYANA hani…
-
Seçimlerden %50 oy alarak başbakan olan Süleyman Demirel, meclisin ilk günü, meclis binasında İsmet İnönü ile karşılaşır.
İnönü sorar;
- Meclisin kaç merdiveni var, Süleyman, biliyor musun?
Demirel,
- Bilmiyorum!
Beklemediği bir soruyu yanıtsız bırakan Demirel, içten içe bozulmuştur. Birkaç gün sonra yine mecliste İnönü'nün yanına giden Demirel, kulağına eğilerek, “Efendim, meclisin 220 merdiveni var!” der.
“Kime saydırdın?” diye sorar İnönü.
Demirel, “Bizzat ben saydım efendim!” der.
Ve bunun üzerine İnönü'den tarihi bir söz duyar;
“Bak Süleyman, lider odur ki, zor işlerle uğraşsın… Lider, basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela, ben, meclisin kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. Sana saydırdım…”
-
Diyendeyim…
Eski siyasilerden alınacak çok güzel dersler var…
Şimdi sadece; kin, nefret ve düşmanlık öğreniyoruz…
Sonuç ortada :(
Sanatçı Marina Abramovic, 1974’te, “Rhythm-0” adını verdiği bir performans sergiledi. Bir odada cansız bir obje gibi sabit durup, kendini ziyaretçilere sergileyecekti. Gösteri odasındaki bir masada; kekten çiçeğe, sigaradan zincire kadar malzemeler vardı. Ziyaretçiler, altı saat boyunca bu korunmasız insana istediklerini yapabileceklerdi. Başta herkes nazikti. Marina’ya çiçek sunup kek yedirdiler. Elini sıkıp resim çektirdiler. O sırada birisi sanatçıya bir tokat attı. Reaksiyon vermediği görülünce, topluluktan bazıları daha sert vurmaya başladı. Marina’nın savunmasızlığı ve seyircinin kayıtsızlığı, saldırganların cüretini artırdı. Alnına silah dayadılar, vücuduna yazılar yazdılar, kalçalarını, göğüslerini sıkıştırıp elbiselerini parçaladılar. Onu çırılçıplak soyup, bıçakla vücudunda yaralar açtılar. İş tecavüze varmak üzereyken, nihayet seyircilerin bir kısmı müdahale etti. Gösteri bittiğinde, Abramovic, yara bere ve gözyaşları içindeydi.
Deneyden şu dersler çıkarıldı;
Kötülük, insanlığın içinde pusuda bekler. Toplumsal sınırlar kaldırıldığında da harekete geçer. Bu vandallık, iyiler müdahale edene kadar sürer.
Yani,
…kötülük de iyilik de birbirinden cesaret alır.
-
Bazen düşünüyorum da, toplumsal vandallığımız, öfke nöbetlerimiz, siyasetle ne kadar ilgili diye !
Geçen bir paylaşıma denk geldim, buna dair…
ANLAYANA hani…
-
Seçimlerden %50 oy alarak başbakan olan Süleyman Demirel, meclisin ilk günü, meclis binasında İsmet İnönü ile karşılaşır.
İnönü sorar;
- Meclisin kaç merdiveni var, Süleyman, biliyor musun?
Demirel,
- Bilmiyorum!
Beklemediği bir soruyu yanıtsız bırakan Demirel, içten içe bozulmuştur. Birkaç gün sonra yine mecliste İnönü'nün yanına giden Demirel, kulağına eğilerek, “Efendim, meclisin 220 merdiveni var!” der.
“Kime saydırdın?” diye sorar İnönü.
Demirel, “Bizzat ben saydım efendim!” der.
Ve bunun üzerine İnönü'den tarihi bir söz duyar;
“Bak Süleyman, lider odur ki, zor işlerle uğraşsın… Lider, basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela, ben, meclisin kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. Sana saydırdım…”
-
Diyendeyim…
Eski siyasilerden alınacak çok güzel dersler var…
Şimdi sadece; kin, nefret ve düşmanlık öğreniyoruz…
Sonuç ortada :(