Müze Müdürü konuşur mu Peki ya İl Kültür Müdürü
Sanırım mı ? Yok, eminim… Bence dünyanın en ilginç ülkesinde yaşıyoruz ! Ya da giderek dünyanın en ilginç ülkesi halini alıyoruz, ama haberimiz yok ! Ya da her şeyin farkındayız, ama fark ettiklerimiz YOKMUŞ gibi davranmak işimize geliyor… Cevap ya da durum hangisi bilmiyorum ama, bugün, trajikomik kalabalığımızın gündem başlıklarından birini bir kez daha soralım istiyorum… Hatta verilmesi muhtemel bir cevapla da bir an evvel normalleşme sürecine girelim istiyorum… Çünkü NE yaşadıklarımız normal, NE de normal gibi görünen ANORMAL ruh hallerimiz…
Tekrara düştüğümüz konu mu ?
Sahi, sadece ben mi merak ediyorum, ciddi ciddi KENDİMİ sorgulamaya başladım ! En çok da… Bir TV kanalında yayınlanan bir dizi için ‘SÜNGÜ TAK’ komutu ile ilerleyenlerimiz bu kent adına ortaya konan bunca soruyu ve sorguyu niye görmezden gelir, bunu… Ya da, onları, Uğur Yücel’in yönetmenliğinde yayınlanan bir dizi etrafında toplayabilen POPÜLER KİMLİK ne, onu…
‘Bunca Soru ve Sorgu’ derken, geçtiğimiz günlerde, eski Roma Köprüsü’nün olduğu alandan tek tek toplanan onca taş (!) ve kalıntı (!) için zahmete girip bir de vinç çağıran sevgili kurumlarımızı kastediyorum… Görende, nehir temizliği yaptılar sanır ! Öyle ki, sessizce (!) geldiler, bir o kadar sessizce sahiplendiler (!), ardından da aynı sessizlik içinde görev (!) alanlarını terk ettiler… Ve onları izleyen biz, hayata REKLAM ARASI almış gibi kabul ettik tüm bu olan biteni !
Sormadık…
Ne yaptılar, sormadık…
Niye oradaydılar, sormadık…
Bulunma sebeplerini sorgulamadık…
Çıkarılanların hikâyesini soruşturmadık…
Bunca zahmete girenlerin çabasını merak etmedik…
Bir kamyon kasasına yüklenenlere ne oldu, bilmedik…
Yüklenenlerin akıbetleri ne oldu, umursamadık…
İzlediklerimizin hikâyesini araştırmadık…
Gördüklerimizi izledik ve bitirdik…
Reklam arasını tamamladık…
Bu kadarmış, dedik…
Bitirdik…
Sahi BİTTİ mi ?
Bence bitmedi…
Bu kentin İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne de, Müze Yönetimi’ne de, tüm bu kurumların Ankara nezdinde sorumluluğunu üzerinde taşıyan Hatay Valiliği’ne de sorularımız bitmedi…
Başlayalım mı ?
Siz de düşünedurun…
-Öncelikle, Asi Nehri’nin kuruyan yatağı üzerinde bir seneyi aşkın bekleyen ve ara ara yükselen sulara karışan kanalizasyon suları içinde kaderine terk edilenler için NEDEN bu kadar beklendi ?
-İddia edildiği gibi, nehrin yatağından çıkarılanlar binlerce yıllık eski Roma mimarisinden kalan parçalar ise, daha fazlası için şu ana kadar neden her hangi bir tarama ya da çalışma yapılmadı ?
-Toplam kaç parça çıkarıldı ve çıkarılanlara dair hikaye ne oldu ?
-Peki ya, bu kentin tanıtımı ve reklamı adına ciddi sinerji yaratabilecek bu parçalar için şu ana kadar her hangi bir basın açıklaması ya da toplantısı yapılmamasının sebebi ne oldu ?
-Defne-Uğur Mumcu’daki kazılar için de benzer bir şekilde kurumsal sessizlik tercih edenler, bu kentin ‘medeniyetler şehri’ diye sloganlaştırılan gerçeğini perdelemek için neden bu kadar çok çaba sarf etti ?
-Bu konularda konuşması gerekenler, nasıl bir yönlendirme ya da tercih sıralamasıyla ‘sorumluluk’ alanlarını ve açıklama yapma sıralarını yerel bir idarenin bu alanda ‘bilgisiz’ yönetimine devretti ?
-Kentin ‘tarihsel ve kültürel’ birikimi ve o birikimin turizm başlığı adına şu ana kadar ciddi anlamda ‘sınıfta kalan’ bir yönetim sergilenirken, ‘yetki’ ve ‘sorumluluk’ karmaşasına çeki düzen vermesi beklenen Hatay Valiliği şu ana kadar yaşananlara ne oldu da taraf olmadı ?
Sayfamız daha fazla soruyu almıyor, ama bizde ÇOK DAHA FAZLASI var, bundan emin olabilirsiniz…
Peki, bu defa cevap verir misiniz ?,
Eldekileri sahiplenir misiniz ?