Müslüman Mahallesi Ve bir salyangoz hikayesi
Önce, bir paylaşım gelsin…
Onunla başlayalım güne…
Der ki, o paylaşılan…
-
Böylece, bu konularda konuşmayı ve yazmayı, paranın çürütücü cazibesine kapılmış olanlara bırakıp, bize söyleneni uyguladık…
Daha çok çalışmak…
ARBEIT MACHT FREI !!!
Auschwitz toplama kampının girişindeki yazıyı, yüreklerimize kazıdık…
Eli kalem tutanlar olarak, SUÇLUYUZ ! Ekonomiyi bir fon olarak kullandık, kurgularımızda... Ekonomiyi öğrenmedik... Okurlar olarak da suçluyuz ! Mesela Sefiller'i okurken bile, günümüze pay biçip düşünmedik… Bir başyapıtı okumanın hazzına sahip çıktık sadece… Tatmin olduk...
Sorumluluktan kaçtık ve…
Sadece iç geçirdik !
NEDEN YOKSULUZ, diye…
-
Evet…
Hayata dair tembelliğimizi anlatıyor bu kısa hikâye…
Haklısınız…
Peki, o SALYANGOZ da neyin nesi, değil mi ?
Sahi, NE istedik o zavallıdan ?
Niye almadık mahallemize ?
Uymadı mı değerlerimize ?
Haklısınız…
Aslında bu bildik bir söz…
Bir şeyleri anlatma çabamıza dair…
Öylesine bir hayat kurgulamışız ki kendimize, SALYANGOZ, o bahse konu değerler (!) kalabalığının, üzerine BASA basa ilerlediği ÖTEKİLERİ temsil ediyor bir bakıma ! Eldeki hikâyenin de anlattığı gibi galiba… HAYATA DAİR çok bir şey başaramamışlarız belki ama… SALYANGOZ konusunda HEP hemfikiriz !
O zaman şu hayatlarımıza bir bakalım mı ?
Salyangozu kıskandıran hayatlarımıza…
Ve soralım…
Bu ülkede yargı BAĞIMSIZ mı ?
DÜŞÜNCE özgürlüğümüz var mı ?
Kadın cinayetleri durdurabiliyor mu ?
AFEDERSİN ERMENİ’yi unuttuk mu ?
Cemaatlerin siyasetinden DERS aldık mı ?
TBMM’deki o 550 çeşit yemek, lezzetli mi?
Müslüman mahallesine, dün de bugün de giremeyen SALYANGOZ’un ÖZGÜR olduğu ülkelerde bu SORULAR için cevaplarınız ya vardır, ya hazırdır, ya da talep ettiğinizde, açlığınızı doyuracak cümleler bir yerde sizi bir şekilde bekler…
İçinde yaşadığımız şu şehir için de konuşalım mı ?
SALYANGOZ’un ÖZGÜR olduğu ülkelerde, yere çöp atana CEZA vardır mesela… Yerel idare bir yerde çalışma yapıyorsa, orada güvenlik önlemini almak zorundadır, kaçarı yoktur… BEN YAPTIM-OLDU ise hiç yoktur…
Son bir şey daha…
Eski Müze binası (Hatay Etnografya Müzesi) yanına park eden resmi (!) kurumsal (!) bir takım araçlar, biz yayaların kullandığı kaldırım (Ziraat Bankası’na bakan kısımdan) üzerinden usulca çıkıp, ardından bina arkasına park etme alışkanlığı GELİŞTİRMİŞLER, ki bunu şaşkın gözlerle izlerken, SALYANGOZ’un ÖZGÜR olduğu ülkeler geldi aklıma… BU DA BİZE ÖZELMİŞ dedim, kendi kendime… “Önce ARAÇ, sonra YAYA” imiş, bize de düşen…
Ne diyelim ki…
Salyangozsuz hayatımıza sağlık…