Maskeler çıkmış Gerek kalmamış
:)
İnsanın, kendisini böylesine gülümsetebilen bir coğrafyada, onu her daim düşünüp (!) kollayan (!) yöneticilere sahip olması kadar keyif (!) veren bir şey olabilir mi ?
Duydunuz mu ?
Kapalı alanlarda maske zorunluluğu kaldırılmış !
Sadece, toplu taşıma araçlarında ve sağlık kuruluşlarında, o da vaka sayısı binin altına düşene dek devam edecekmiş !
:)
Tamam da,
…bizler, Antakya’da, bu kararın çooooooooooooook öncesinde bu uygulamaya zaten geçmedik mi ? AVM’lere gidip bir baksaydınız keşke, bu karar öncesinde kaç maskeli vatandaş görebilecektiniz ? Bugün o yasak kapsamında denilen toplu taşımalara da ara ara bir göz atın bakalım, kaç maskeli vatandaş görebileceksiniz ?
Yok, Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Takanlar da yok değil !
Ama kontrol yok !
Denetim yok !
Kural yok !
Olsun…
Ankara’yı kırmayalım biz !
Bizdeki, o ipin ucu kaçmış halin fotoğrafını bir kenara koyalım, ipin ucunu tuttuğunu sananların memleket fotoğrafında duralım, ki zaten bu halimizle de alan memnun, satan memnun !
*-*
Adalet için, NE gerek !
Türkiye’de, hukuk ve adalet, çok konuştuğumuz, çokça da teraziye koyup tarttığımız başlıklar !
Sanırım,
…YANDAŞ denen kitlenin ülke nüfusuna denk hale getirilmeye çalışıldığı bir süreçte, terazimiz, bizi çok da mutlu etmiyor ! Hatta alınan kararların tartışmasındayız hep ! BAĞIMSIZ YARGI denenin de peşindeyiz o yüzden !
Peki, ADALET için NE gerek ?
Cesaret mi !?
İşleyen kanunlar mı !?
Herkese eşit bir yargı mı !?
Özeti, bize bir hikâye yapsın…
Hadi okuyalım;
-
Bir tüccar, 800 lonca kaybeder. Yoldan geçen bir marangoz da tesadüfen bu tüccarın çantasını bulur. Son derece dindar olan marangoz, cüzdanı bulduğunu kimseye söylemez, ama sahibinin de bu parayı arayacağını düşünür.
Marangoz, bir gün kiliseye gider. Rahip, kilisedeki konuşmasında, bir tüccarın, 800 lonca (40 lonca ile iyi bir at satın alınabildiğine göre, yaklaşık 20 at bedeli kadar) kaybettiğini ve bulanın da 100 lonca ile ödüllendirileceğini duyurur. Bunun üzerine marangoz parayı getirir ve Rahibe teslim eder.
Tüccar gelir ve çantayı alır. Ancak marangoza, vadetmiş olduğu 100 loncayı ödemeyi reddeder. Marangoza, sadece 5 lonca uzatır. Marangoz, tüccara “sözünü tutmasını” söyler. Açgözlü tüccar, vaat edilen 100 loncayı vermemek için, cüzdanında 800 değil 900 lonca olduğunu iddia eder. Hatta marangozun da çantadan para aldığını savunur. Rahip, marangoz için ayağa kalkar. Marangozu tanıdığını ve onun dürüst bir adam olduğunu söyler. Asla böyle bir şey yapmayacağını da.
Tartışma kızışınca, Rahip, tüccarı ve marangozu, Frankfurt Mahkemesine götürür.
Hakim, süreci başlatır. Tüccara, İncil'e elini koyarak 900 lonca kaybettiğine dair YEMİN etmesini söyler. Tüccar, tereddüt etmeden elini İncil'e koyar ve yemin eder. Yargıç, bu defa marangoza döner ve 800 lonca bulduğuna dair yemin etmesini söyler. Marangoz da elini İncil'e bastırarak yemin eder.
Herkes, merakla hakimin kararını beklemektedir. Hakim, her şeyin gün gibi açık olduğunu belirterek, “Marangoz, 800 lonca buldu ve tüccar 900 lonca kaybetti. Yani, marangozun bulduğu kese tüccarın değil. Dolayısıyla da marangozun bulduğu para, sahibi çıkmadığına göre, marangozun kendisine aittir. Tüccar ise kaybettiği 900 loncasını aramaya devam edebilir” kararını verir…
-
Anlayacağınız, fakir bir marangozun hakkını reddeden cimri bir tüccar, ADİL bir yargıç tarafından cezalandırılmış ve bu olay, Frankfurt tarihine geçmiş !
Düşünün…