MARKA konuşmuşuz Peki YİNE Mİ desek mi
Geçenlerde bir MARKALAŞMA Semineri düzenlenmiş, “Kentlerin Markalaşması ve Yaşayan Şehirler Projesi” kapsamında, kendimizi de konuşmuşuz hatta, KENDİ markamızı, NE olduğumuzu, NELER yapabileceğimizi, YOL göstermişiz birbirimize, ha bire ŞAŞIRDIĞIMIZ yolları yeniden adreslemişiz, ama YETMEMİŞ, “Kentsel Markalamada Başarı Örneği: İzmir” başlığında UMUT ekmişiz yeni yeni örneklerimize ve NADAS’a bırakıla bırakıla ÇORAKLAŞMIŞ topraklarının bolluğunda HASAT hayalini YARINA, sonrasına ertelemişiz.
Ben mi yanlış hatırlıyorum, yoksa… aradan biraz (!) zaman geçince UNUTTUĞUMUZU sananlar bizlere yeni umut aşılamak için TENCERENİN DİBİNDE KALANLARI yeniden ve yeniden ve yeniden ISITMA telaşında yemek hazırlığına mı giriştiler ?
Ama biz TOKUZ !
Yedik, bu yemeği YEDİK !
BU YEMEĞİ daha önce yedik !
Yedik ve hatta ÇOK GÜZEL dedik !
Tarifi bulduk, bu yoldan devam diye ekledik !
Hatta bol bol tartışıp DAHA İYİSİ için de direttik !
Hatırlamadınız mı, hani 2009 senesini, sonrasını !
Alt alta sıralanan MARKA KENT projelerini !
Olması gerekenlerin KURU kalabalığını !
SAHİPSİZ bırakılan nadasımızı !
O yüzden ha bire ısıtılanı !
Sonunda da dibi tutanı !
Ve kazıdığımızı !
Sahi KAZIYA kazıya o en dipten ne çıkaracağımızı MERAK etmiyor değilim, hele ki son MARKA toplantımızda söz alanların SANKİ ilk heyecanmış gibi HADİ MARKA OLALIM cümlelerine verdikleri gazı kelime kelime okurken, ama yan yana gelen kelimelerin SLOGANINDA ‘olacak bir şey yok, çıkacak da’ diyenlerin fısıltılarını da duyarken, hatta ‘kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz’ şikayetlerinin o dört duvar arasında hoşnutsuz yüzler oluşturduğuna şahitlik ederken…
Sahi…
DÜN ne yaptık, hatırlıyor muyuz ?
Üretilen projeleri, konuşulanları, biliyor muyuz ?
Listelediklerimizin kaçını hayata geçirdik, itiraf edebilir muyuz ?
Yoksa o nadasın unutkanlığında yeni yeni topraklar mı keşfettik ?
Belki de eldeki MARKA’nın sermayesinden yemek iyi geldi !
Eldekine bir şey ekleyemezken, idare etmek çözüm geldi !
Ya da…
Hani belki de, süreci yönetemiyoruz, NE DERSİNİZ, ama haklısınız da, o sürece o kadar çok PARA akıtıyoruz ki ‘olmayanların neden olmadığını’ bir türlü anlayamıyoruz, ÇOK PARA derken aklıma geldi, MERAK ettim, sorayım istedim, KAÇ PARA harcadığımızı bilelim istedim, ki harcanan para BU ŞEHRİN PARASI, her kuruşu, her lirası, o yüzden…
Sahi, Hürriyet Gazetesi yazarlarını ağırlayan kent yönetimi, NE ödedi ?
Gelenlere, ağırlamalara, toplama, yazılıp çizileceklere, NE ödedi ?
100 BİN ?
250 BİN ?
400 BİN ?
Yoksa daha fazlası mı ?
Belki de daha eksiği !
Peki, KAZANAN kim ?
Ödeyen mi Ödenen mi ?
Peki, KAYBEDEN ?
O kim ?
Haklısınız, yine çok MERAK ettik, ama üzülmeyin, biliyoruz, CEVAP vermeyeceğinizi biliyoruz, ki zaten RAHATLAMAK için yazıyoruz, birbirimizin tesellisinde içimizdekini dökmek için yazıyoruz, ama bir yerlerde YAPTIKLARINIZDAN çok YAPAMADIKLARINIZI izleyenler olarak BURADAYIZ demek için de yazıyoruz…
BİZ, buradayız !
KOLAY gelsin !