Mağdurun kalbi affetmedikçe Teraziler adalet dağıtamaz
“İnsan, başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir... Dünyada hayatın bir tek manası varsa, o da sevmektir... Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden, sadece sevmek... Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç, fakat daha insancadır… Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler... Fakat ne derlerse desinler… Biz, kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri, etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız...”
der Sabahattin Ali…
Niye mi ?
Cevap biraz Marcus Aurelius’da…
“Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın... Bil ki, çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın…”
O zaman…
Toz olup rüzgâra karışmadan önce…
Hayata dokunmak önemli !
Hayata, yanma pahasına dokunmak önemli !
Konuşmak çok önemli…
Gördüğünün…
Duyduklarının…
Ve bildiklerinin…
Şahitliğinde durmak çok önemli !
HAYAT KISA demeyin !
Onu kısaltanlar bizleriz…
Nasıl mı ?
Bir Yazar’ın dediği gibi…
“Hayat kısa… Ama yaşayacak azıcık zamanımız olduğu için değil, zamanımızın çoğunu israf ettiğimiz için… Hayatımıza bir anlam katmayan ve hatta sevmediğimiz insanlarla vakit geçirdiğimiz için… Evde, incir çekirdeğini doldurmayan konularda kavga ettiğimiz için… Bilinçsizce televizyon seyredip, sosyal medyada zihinsel ve duygusal enerjimizi tükettiğimiz için... Yeteneklerimizi geliştirmek yerine, saplantılı bir biçimde üstlendiğimiz ödevlerimizi yapmaya daha çok önem verdiğimiz için… Geleceğe endişe duygularıyla bağlandığımız için…”
Biraz bu yüzden vazgeçiyoruz…
Hayata sırtımızı dönüp yürüyoruz…
Çokça yalnız, çokça kelimesiz halde…
Bugün mü ?
Ben biraz konuşayım mı ? Lütfi Bergen’in deyişindeki o, “Mağdurun kalbi affetmedikçe teraziler adalet dağıtamaz…” noktasında durup, omuzladığım hayat heybesinden yere indirebildiklerimi sizlerle paylaşayım… Belki omuzlarsınız… Yükümü hafifletirsiniz…
Tek bir sorum var…
Hatay Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Özçelik’e… Tarihi Kurtuluş Caddesi’nin Mimarlar Odası Şubesi kalabalığına… Sorum mu ? Düzenledikleri son basın toplantıları ile gündem yarattıkları konu başlıklarına ilişkin… Kendilerine teşekkür edelim önce ! Yıkılması ile gündemdeki Vakıf İşhanı’ndan Atatürk Parkı’ndaki ‘imar’ kavgasına, kullanım dışı kalan eski Antakya Oteli’nden yapımı yılan hikayesine dönen ATSO binasına, CESUR çıkışları ve ÇÖZÜM üreten halleri için…
Ama !
Bir şeyi anlamadım !
Cevap verirler mi bilmem ama…
Sahi, onlarla AYNI caddede yer alan ara bir sokağa, TESCİLLİ Antakya evlerinin hemen yanı başına dökülen ASFALT için NİYE konuşmamışlar, bunu da söylerler mi ? Kendileri gibi MİMAR olan bir belediye başkanı tarafından hayata geçirilen bu SKANDAL uygulama için neden TEK BİR KELİME bile etmemişler, açıklamak isterler mi ?
Görmüşler, bilmişler, duymuşlar…
Peki, şu ana dek niye sessiz kalmışlar !
Konuşurlar mı ?