Künefemiz bugün yok Künefe ustamız hiç yok
Biraz selfie…
Birkaç LIKE talebi…
Olanı RT yapma ihtiyacı…
Belki biraz da TAKİPÇİ olsa…
Geçen bir istatistiğe denk geldim…
Şöyle diyor orada…
-
Ortalama 2 saat 48 dakika sosyal medya kullanımıyla Avrupa'da 1'inci sırada yer alan Türkiye, yüzde 0,1'lik kitap okuma oranıyla dünyada 86'ncı sırada yer aldı.
-
Haklısınız, böylesi bir ruh haline ekli tavrımız ortak…
-
Alıp başımı gidesim var da…
Aklımdakileri sığdıracak valiz bulamıyorum !
-
Haksız mıyım :)
Şimdi gelelim bugüne…
Selfie yapmayı sevdiğimiz bir yere…
Hatay’ın GASTRONOMİ hikâyesinin evine…
Sizde de durum aynı mı bilmiyorum ama…
Birilerinden çok şey duyar ve çok şey öğrenirsiniz, ama netleşmeniz ve yorum katabilmeniz için sizin de bahse konu şeyin içinde olmanız gerekir ya hani… Biz de hafta sonu böyle yaptık… Hakkında çok şey duyduğumuz ve beklenti çıtamızı oldukça yüksek tuttuğumuz Hatay Gastronomi Evi’ne gittik… Büyükşehir Belediyesi’nin Lütfü Savaş kimliğinde hayata geçirdiği ve sanırım eşi Nazan Savaş’ın koordine ettiği bir yer burası…
Yanlış mıyım ?
Şimdi gelelim, damağımızda kalan tada, lezzete ve yoruma…
Açıkçası, Gastronomi Evi’ne gelene kadar, oldukça bakımsız bir Antakya ‘eski kent kimliği’ içinde yürüdüm, ki ‘yabancı biri olsam’, beni neyin ya da nasıl bir yerin beklediğini merak ederdim. Öyle ki, madem böyle bir yer açıyorum, en azından ona giden yolları bir şeye benzetme gayretinde olurdum…
Evet…
İçerideyiz…
Önce dar bir antre (her iki tarafında Gastronomi Evi’nin üretim yerleri olan), ardından devasa bir taş avlu karşılıyor sizi… Hemen ilk adımınızda, solunuza düşen kısımda, bir masa üzerinde, üzeri şeffaf cam ile kapatılmış yemekler ve tatlılarla karşılaşıyorsunuz… Bu, GÜNÜN MENÜSÜ mü, anlayamadık! Ama günün menüsü NEDİR diye sorduğunuzda, standart bir menü yok, ki bu kısmı da ezberi güçlü servis elemanları hallediyormuş, onu anladık…
Yanımdaki misafirimle önce alt katlardaki odaları gezdik… Mobilya tercihleri gerçekten de güzel, kullanılan malzeme ise kaliteli… Ama burası bir Gastronomi Evi ve beni de asıl kısım ilgilendiriyor, yani yemeğe dair ekipmanlar ve sunum…
Zaman kaybetmeden, künefe yemek istedik, hani Hatay adına tüm platformlarda HAVA’ya ATILAN’dan… ‘YOK’ dendi… ‘NİYE’ diye sorduk… Her gün çıkmıyormuş, ki bunu anlamadık… Hatay denince herkese KÜNEFE düşündürtecek kadar tanıtım yapan bir kentin Gastronomi Evi’nde Künefe’yi belli günlere sıkıştırma tercihinizi HİÇ anlamadık… Bu arada asıl garip olan kısmı şu ki… Açılalı epey bir zaman olan yerde KÜNEFE USTASI da yokmuş… O yüzden de künefeler dışarıdan geliyormuş, SICAK SICAK !
Sanırım, böyle bir yerde künefeyi pratiğinde izleme şansı vermek, FARK yaratmak isteyen ve buna da ihtiyacı olan bizlerin yapması gereken şey… Ne dersiniz ?
Son olarak…
Tabakları sevmedim, HEM DE HİÇ… Gaziantep Gastronomi Evi’nin MOZAİK tercihli tabaklarından biraz örnekleme yapsak mı ? Bir de şu masalar, ki RUNNER denen şeyle biraz renklendirsek mi ? Hatta bu renklendirme kısmına, avludaki BOŞ duvarları da katsak ve o kısma da bu kentin mutfak kültürünü yansıtsak, hatta buna dair insan ve yaşam hikâyelerini… Minik çerçeveler içinde, hatta siyah beyaz tercihinde…
Bizden tavsiye, hani en naçizane kısmından ;)