Kulağa Garip Gelecek Ama... ERDOĞAN, ÇOK BAŞARILI!
Ekonomi kötü...
Siyaset güven vermiyor...
Paranın alım gücü çok düştü...
Gelir adaletsizliği had safhada...
Alınan maaş kirayı bile karşılamıyor...
YANDAŞLIK artık kurumsal bir kimlik...
Milyonlar, açlık ve yoksulluk sınırı altında...
Dış politika, zikzaklardan önünü bile göremiyor...
Kötü yönetilen mülteci politikası kabusu devam ediyor...
Kur'an sureleriyle nokta konan faize geri dönüşe herkes suskun...
Ankara / Ahlat / Marmaris külliyelerinin ülkesinde, emekli bekliyor...
Cari açık ve bütçe disiplininde fedakarlık yapanlar hiç değişmiyor...
Porsiyon küçültmesi istenenler artık ucuz et kuyruklarında...
FETÖ denen Hoca Efendi gerçeği hala çok karanlık...
Akademik özgürlüklerde son sıralardayız artık...
'File dolmuyor' değil, artık o file bile yok...
Cumhuriyet, cemaatlerin tehdidinde...
Yayın yasakları, 'gerçek' avında...
Yeni moda, badem bıyık...
Haklısınız, Türkiye, kötü !
O kadar kötü ki, bu listeye ekleyebileceklerimizin kalabalığında, en bilinenleri seçtik, diğerleri başka yazılar için bekliyor, sayfanın bir kenarında ! Peki, her şeyin ve herkesin bu kadar kötü, yorgun, yıpranmış olduğu bir ülkede, Erdoğan'ın AKP'si nasıl oluyor da 20 seneyi aşkın bir süredir Ankara'daki iktidar koltuğunu kaybetmiyor ? Ülkedeki dinamiklerin, muhalefette olan partilere bu kadar yarayacak bir zeminde ilerlediği bir süreçte, iktidardaki isimlerin hiç değişmeden ve neredeyse hiç kan kaybetmeden kazanmaya devam etmelerindeki sır ne o zaman ?
Erdoğan'ın becerisi mi ?
Muhalefetin beceriksizliği mi ?
Bence, ikincisi...
İkincisindeki umutsuzluk, ilkinde yarattığı mahkumiyetle ilerlemiş yıllarca ! Tabi, toplum katmanlarını yönetme becerisini de unutmamak gerek, Erdoğan'ın, hani demiş ya yine, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin kendisi için "son seçim" olacağını !
Beni hep gülümsetmiştir, bu dramatik, kendi içinde kahramanlık türküleri fısıldayan cümleler...
Çünkü yıllardır bu tarz cümleleri dinliyoruz ondan...
2022 yılında Samsun'da yaptığı bir konuşmada, "2023'te, milletimizden kendi adımıza son defa istediğimiz destekten alacağımız güçle, Türkiye yüzyılının inşasını başlatıp, bu kutlu bayrağı gençlerimize teslim edeceğiz" ifadelerini kullanmıştı :)
Öncesi de var !
2009'da, “2011, Allah ömür verirse, son milletvekilliği adaylığımdır" !!!
Ve 2012'de, "Büyük Kongre’de son kez Genel Başkanlığa aday oluyorum" !!!
Hepiniz bana hep aynı soruyu soruyorsunuz aslında... Bir araya geldiğimizde herkesin bir şekilde şikayet ettiği bir hayatı bize dayatanların bu başarısındaki sır ne, diye !
Şimdi o SIR için bir hikaye gelsin, beraberce okuyalım...
"Eğer 100 siyah karıncayı ve 100 kırmızı karıncayı toplayıp bir cam kavanoza koyarsanız, hiç bir şey olmaz... Ancak kavanozu alır, şiddetle sallar ve masanın üzerine bırakırsanız, karıncalar birbirlerine saldırmaya başlayacaktır...
Kırmızılar, siyahın düşman olduğuna inanırken, siyah da kırmızının düşman olduğuna inanır ! Oysa ki gerçek düşman, kavanozu sallayan kişidir !
Aynı şey toplum için de geçerlidir...
Erkekler, kadınlara karşı...
Siyahlar, beyazlara karşı...
İnanç, bilime karşı...
Genç, yaşlıya karşı...
Bu yüzden, birbirimizle savaşmadan önce, kendimize, kavanozu kimin salladığını sormalıyız..."
Muhalefeti bir kenara bırakın...
İktidarı iktidarda tutanlar onlar...
Soru, bizim için, kavanozda ha bire sallanan bizler için !
O kavanozdaki kavgalarımızdan göremediklerimiz için en çok da !