Korkularımıza bahaneler mi Onlar o kadar çok ki
Yaşamlarımızı anlamak ve kısım kısım anlatmak için onları tümüyle ele almak yerine, küçük küçük hikayelerle eldeki o koca bulmacayı eksikleri noktasında tamamlamaya çalışsak daha iyi olmaz mı ? Biraz da bundan, o hikayeler kısmında durmayı sevenlerden biriyim… Sizi bilmem ama, bu, birbirimizi de kendimizi de anlamaya, hatta anlatmaya yardımcı oluyor…
Kim bilir, belki çok şeyi de çözüyoruzdur kimileri için !
Bugün ona dair bir hikaye ile başlayalım mı ?
Minik bir hikaye parçasını elimize alalım…
Okudukça da eksikleri tamamlayalım…
Ve bugünkü resmi ortaya çıkartalım…
Bakalım bize dair daha neler var…
Ve işte bugünün hikayesi…
Aslında beni, seni, onu anlatanı…
*.*
Kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde, bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde, avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok... Onu eski haline döndürür.
Ve der ki;
Sen, cesaretsiz ve korkak birisin…
Sende sadece bir farenin yüreği var...
O yüzden, ben sana yardım edemem…
*.*
Hayata dair verdiğimiz mücadele adına müthiş bir saptama…
Peki, ünlü Yazar Shakespeare’in buna dair özeti mi ?
“İnsanlar sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için… Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için… Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için… Yaşlanmaktan korkuyor, yaşının kıymetini bilmediği için… Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için… Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için…”
Haksız mı ?
Bir düşünün… Her birinde bir kez durup DÜŞÜNÜN… Her korkuda ama… Ardından kendinize sorun, ‘NİYE KORKUYORUM’ diye ! Cevaplarınız aynı mı, karşılaştırın… Tamam, belki farklıdır, ama sonuç aynıdır ! Hani tüm o kaçışlarımız aynıdır… Hayattan kaçışımız hele ki ! Bakın hep bir bahanemiz vardır o kaçışa dair, ki korkularımızı paketlerken mantıkla de süsleriz o yüzden… Diğerleri tarafından suçlanmamak için ! Zayıf görünmemek için ! Kaçışlarımızın resmiyetinde yalnız kalmamak için ! Aslında ‘ben de’ diyenleri o noktada toplamak için !
Haklısınız, korkularımızı bahanelerimizle besliyoruz !
Belki de hayat denen yola yanlış kişilerle çıkıyoruz !
Yan yana yürüdüklerimizi yalan yanlış seçiyoruz !
Hani demiş ya, Charles Bukowski… “Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir; hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bir şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam…”
Yok…
Hatalısınız, demiyorum…
Çünkü sadece siz değil, hepimiz…
HEPİMİZ ÇOK FAZLA HATALIYIZ…
Yola çıkarken yolluklarımızı hazırlamıyoruz…
En çok da, kader ortaklarımızı YANLIŞ seçiyoruz…
En çok da, yaşam denen yolu bizlerle omuzlayanları…
Ve her yanlış, yeni korkularımızın yeni bahaneleri oluveriyor…
Sanki eldekiler yetmiyormuş gibi !