Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 276 defa okundu.

Konu şortlu değil de Türbanlı bir kadın olsa

Konumuz, KADIN…

Kadına yönelik TACİZ…

Hatta fiziksel BİR SALDIRI…

Saldırgan, bir ERKEK…

Saldırı sebebi, BİR ŞORT…

Şort’a yüklenen sebep, TAHRİK…

Hatta MİLLİ ve MANEVİ duygular…

Ayşegül Terzi’yi hatırladınız, değil mi ?

Hani İstanbul’da, Maslak’ta bir otobüste saldırıya uğrayan kadını…

Yaşanan saldırı sebebinin de, Terzi’nin giydiği ŞORT olduğunu…

Eldeki Türkiye gidişatının KADIN noktasındaki yolculuğuna odaklanalım istiyorum biraz ve o yolculuğa ekli bu son YAŞANAN saldırının ERKEK savunmasına (!) geçelim hatta… Çünkü oradaki kelimeler bize çok şey anlatıyor…

Başlayalım mı ?

"O gün Kurban Bayramı’ydı. Benim de milli ve manevi duygularım üst düzeydeydi. Ülkemizde bazı manevi değerler her gün aşındırılıyor. O gün de öyle bir gündü. Yaptığım eylemi doğru bulmuyorum. Müspet bulmuyorum. Kadının normal giyim tarzı yoktu. Bu da benim manevi duygularımı tahrik etti. Bir kadının iffetli gözükmesi için en azından kendisini taşıyabileceği normlarda giyinmesi ve pozisyon alması gerekir. Sonuç itibari ile böyle olmasını istemedim. O anki manevi duyguların coşması ile bu harekette bulundum…"

Yok, savunma (!) bitmedi…

Okumaya devam edelim…

“Ülkemizden şunu istiyorum... Anayasamız, doğrularını birinci derecede İslam’dan almak zorundadır. Şayet bir kişi ben ‘Gayrimüslimim’ diyorsa da, yine bizleri tahrik etmeyecek, manevi değerlerimizi aşındırmayacak şekilde giyinmelidir. Başka bir diyeceğim yoktur. Ben daha önce psikolojik tedavi gördüm. Şu anda sağlıklı bir insanım. Ancak o zaman manevi duygularımın coşması nedeni ile davrandım. İslam Hukuku’nda seksi giyinen bayana KIRBAÇ VURULUR. Bu kişilere de en azından bir para cezası verilmesi gerekir. Bizim akıl ve ruh kimyamızı bozuyorlar. Ben 4 senedir oruç tutuyorum. Ancak bu insanlar yüzünden yüzümü ahirete dönemiyorum. Dinimle barışık yaşayamıyorum. Mevcut ortamdan gayrimüslimlerin belirli bir standarda çekilmesi gerekiyor. Bunlar belirli standartlara çekilip gerekli önlemler alınmazsa dinden uzaklaşıyoruz. İnsanlar şeytanlaşıyor ve şehvet ortamı oluşuyor. Bundan dolayı Müslümanlığı yaşamaktan her gün uzaklaşıyoruz. Devletimizden, İslam’ı resmi din olarak benimsemesini istiyoruz…"

Hafif KORKU filmi tadında bir Türkiye…

Ama ŞAŞIRTICI değil, hani beklentisi…

O yüzden sorum oldukça NET !

LAİKLİK adına konuşup duran, hele ki buna karşıt yükselttiği sloganlarında DİNDAR bir ANAYASA beklentisinde olduğunu açıkça söyleyebilen bir Ankara gölgesinde BENZER BEKLENTİLERİN bazı toplum kesimlerinde bu kadar güçlenip-palazlanması bizleri şaşırtıyor mu sahi ?

Peki, bir taraftan LAİKLİK aleyhine bu kadar rahat ve bu kadar hoyratça konuşabilen bir Ankara, diğer taraftan KADINA yönelik böylesi bir saldırının ne tarafında mı durdu ?

Onları da okuyalım mı, haksızlık olmasın, ki ardından FİNAL yapalım !

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Hemşire olan Ayşegül Terzi’nin, İstanbul'da bir otobüste yolculuk yaparken şort giydiği için saldırıya uğramasıyla ilgili olarak "Vahim bir hadise. En kararlı şekilde üzerine gidilmesi gerekiyor. Buna benzer hadiselerde tutuklamayı zorunlu hale getirecek bir çalışma Adalet Bakanlığı'mız tarafından yapılıyor" demiş… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ise Terzi'yi telefonla aramış, "Bakanlık olarak olayın takipçisi olacağız" demiş, ayrıca İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne de Ayşegül Terzi'ye her türlü desteğin sağlanması konusunda talimat vermiş…

Ama merak ettik doğrusu…

Konu YİNE KADIN olsa, ama…

Taktığı türbanı ÇEKİŞTİRİLEN bir kadın olsa… Hatta bu yüzden TACİZ edilmiş olsa… Şiddete uğramış olsa… Sözlerle rahatsız edilmiş olsa… Aşağılansa… Hatta LAİK bir ülkede SENİN NE İŞİN VAR dense… Yaşam şansı tanınmasa...

NE OLURDU ?

SORUYORUM, çünkü… Gazete manşetlerinden televizyon programlarına ve hatta siyasetin miting meydanlarına kadar hemen her noktada bir KABATAŞ hikayesi yaşadık, ki yaratılmak istenen kamplaşmayı hiç UNUTMADIK, eldeki bir YALANIN nasıl olup da sahiplenilebildiğini de, allanıp pullanıp nasıl servis edilebildiğini de, Ankara’daki iktidar sahiplerinin elinde nasıl olup da yükseltilebildiğini de, TÜRBANLI BACIM modundan uzun bir zaman nasıl olup da çıkamadığımızı da ve bu durumun nasıl kullanılabildiğini de...

Haklısınız, ÇOK ŞEY OLURDU…