KOLOMBİYA bir şeyler anlatır mı
Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia – Ejército del Pueblo… Türkçe karşılığıyla, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halk Ordusu… Ama onları FARC veya FARC-EP kısaltmasıyla da biliyoruz…
Onlar kim mi ?
Marksist-Leninist devrimci bir gerilla örgütü...
Ya da çoğuna göre bir terör yapılanması…
1960’lardan beri varlar…
Ölüyorlar, öldürüyorlar…
Bugün mü ?
Çok şey değişti !
Nasıl mı ?
Kolombiya; bizlerin bir dönem AVAZ AVAZ bağırarak duyurduğu, ünlü isimlerden oluşturduğu AKİL ADAMLAR topluluğu ile il il gezdirdiği ve ANALAR AĞLAMAYACAK sözleriyle rüzgâra savurduğu BARIŞ sürecini FARC ile masaya yatırmasını bildi ve dünün kanlı tablosuna -YETER- dedi.
Peki, kolay mı oldu ?
Hayır…
Ateşkes defalarca bozuldu…
Görüşmeler bilerek baltalandı…
O yüzden o DÜN hiç unutulmadı…1984-1990 barış görüşmeleri, ki ardından gelen 1998-2002 barış görüşmeleri… Ama finalin fotoğrafı herkesin beklediği gibi oldu… Kolombiya hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında 52 yıl süren KANLI çatışmayı bitiren anlaşma, yitip giden on binlerin kaybında, umuda gülümseme ekledi...
Korkular bitti…
Yarına dair endişeler de…
İmzalar atılırken söylenmesi gerekeni Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos söyledi… Aynı ülkenin vatandaşlarının 52 yıldır birbirini öldürdüğünü SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEYEN Santos, "Çok açık bir şekilde ve yüksek sesle, daha fazla savaş istemediğimizi söylüyoruz" dedi ve NOKTA’yı koydu…
Barış’ı omuzladı…
“Timoşenko” adıyla bilinen FARC lideri Timoleon Jimenez mi ?
FARC adına ÖZÜR diledi…
Savaşta yaşanan bütün acılar adına ÖZÜR diledi…
Ve dedi ki…
“Barış anlaşması, Kolombiya halkının ve uluslararası toplumun zaferidir…”
Peki, BİZ ne yaptık ? Diyarbakır’da kurduğumuz o devasa platformda Türk ve Kürt liderler el ele tutuşurken verdiğimiz SÖZLER adına ne yaptık ? Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Lideri Mesut Barzani, dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve 37 yıl sonra ülkesine dönen Şivan Perwer’in rüzgâra savurduğu umutlar adına ne yaptık ?
Peki ya o sahneden dillendirdiğimiz, notalarını gökyüzüne bıraktığımız Megri’ye (Ağlama) ne oldu, ne yaptık ona ?
Hatırladık mı ?
Hatırlayalım mı ?
***
Dağların başı dumanlıdır babam
Yaralar derindir dermansızdır kuzum
Acep biz neden bu haldeyiz ağlama ağlama
Bu ne haldir ağlama ağlama
Bu ne yas ne zevaldir ağlama ağlama
Artık inleme ağlama ağlama
Bu karanlığı yırtın babam
Bu tarihleri baştan örün kuzum
Halkımızın gerçekliğini görüyoruz
ağlama ağlama ağlama
Bu ne haldir ağlama ağlama
Bu ne yas ne zevaldir ağlama ağlama
Artık inleme ağlama ağlama.
***
Yok, sahip çıkamadık bu sözlere...
Tamam da, NE YAPTIK da her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırdık ? NE YAPTIK da toprağa her gün daha fazla masum bedeni indirir hale geldik ? NE YAPTIK da tetikteki o elleri namlunun ucundaki mermiden uzaklaştıramadık ? NE YAPTIK da o merminin delip geçtiği masum bedenleri ölümden yaşama alamadık ?
Cevap var mı ?