Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 223 defa okundu.

Kırmızı mürekkep YASAKLI MAVİ de birikenler mi

Bugünü Mabel Matiz’le başlatalım, olmaz mı ? O, istediği dünya adına konuşsun, bize de buna dair düşünme şansı versin… Onu okurken, kendi ertelediklerimizi okuma şansı da buluruz belki !

Evet…

Mabel Matiz demiş ki…

-

İSTERİM Kİ öncelikle kendi benliğinizi sevip ona saygı duyun… İSTERİM Kİ dünyadaki yerinizi bulmak için daha faydalı kelimeler kullanın… İSTERİM Kİ hep bir sorunuz olsun. İsterim ki size ait olmayan ezbere bilgilerle yürümeyin… İSTERİM Kİ sevginin karşısında diliniz de kalbiniz gibi tertemiz kalsın… İSTERİM Kİ bilerek konuşun… İSTERİM Kİ Mevlana’nın kapısına neden gittiğinizi bilerek gidin… İSTERİM Kİ güzel olduğunu düşündüğünüz şarkılar varsa orada ne konuşulduğunu biraz olsun hissedin… İSTERİM Kİ kadın ya da erkek ya da herhangi bir kimlik ile herkes tek başına şapşahane bir birey olabilsin… İSTERİM Kİ bu cümleler bir işe yarasın… İSTERİM Kİ şarkılar şiirler kalbinize değsin…

Çoğumuzun GÖZÜ BAĞLI şekilde ‘sabah*akşam’ ben! ben! ben! diye şuursuzca bağırıp durduğu bu yeni çağ ortamında çok mu şey istiyorum?

-

Bence az bile istemiş, ki aslında bu hayata dair bizlerin varlığı da Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi…

Hani demiş ya…

“Vardığın yeri pak et, yediğin lokmayı hak et” diye !

İstenen de buna dair…

Yaşamı hak etmeye dair…

Ama bunun için, hak etmek için, savaşmanız gerek ! Hayata katılmanız, nefes alıp vermenin dışında BAŞKA bir şeyler yapmanız, SORMANIZ, en çok da SORGULAMANIZ gerek !

Geçen bir şey okudum… “Hayatım boyunca almış olduğum doğru kararların tek bir ortak yanı var, hepsinin geç alınmış olması…” Sanırım SORMANIZ ve SORGULAMANIZ gerek derken, tam olarak bunu kastediyorum ! Hayata HEP geç kalan hallerimizi kastediyorum ! Belki de geç kaldığımız şeyin asıl olarak KENDİMİZ olduğu gerçeğinden yola çıkıyorum !

Geçen bir hikaye paylaşmıştım, hatırlıyor musunuz ?

Şöyle ;

-

Bir alman işçisi Sibirya’da iş bulur…

Mektupların sansürcüler tarafından okunacağını bildiğinden, arkadaşlarına şöyle der:

“Aramızda gizli bir haberleşme sistemi belirleyelim ! Benden aldığınız mektup sıradan mavi mürekkeple yazılmışsa doğrudur, kırmızı mürekkeple yazılmışsa yanlıştır…”

Bir ay sonra arkadaşları ilk mektubu alırlar !

Mektup mavi mürekkeple yazılmıştır…

“Burada her şey harika, dükkânlar mal dolu… Yiyecek bol… Apartman daireleri geniş ve güzel ısınıyor… Sinemalar, batının filmlerini gösteriyor… Burada tek bulunmayan şey, kırmızı mürekkep !”

-

Sanırım, Mabel Matiz’le başlayan ve İSTERİM Kİ diye devam eden bizlerin İSTEDİĞİ o ütopik DÜNYA adına daha çok beklememiz gerekecek… Çünkü konuşmaktan, kendi kelimelerimizden, kurulması ihtimal cümlelerimizden, içimizde biriken öfkeden, BEN ASLINDA BU DEĞİLİM demekten ve finale de ARTIK YETER diye eklemekten öylesine korkuyoruz ki, sistemin bize yasakladığı KIRMIZI MÜREKKEP yüzünden kelimelerimizle beraber MAVİ’de bekliyoruz !

Peki, hiç merak etmiyor musunuz ?

Sahi, yazamadığımız KIRMIZI’lar artarken, ve…

MAVİ’de birikirken, ne kadar eksiliyoruz ?

Eksilirken, neye ya da kime benziyoruz ?

Düşünün…