Kelimeleri yüzünden Tutuklanmak ya da Gözaltı
Son yıllarda bu çok oluyor, en çok da SOSYAL denen medya üzerinden paylaştıklarımız yüzünden, ki buna dair tablonun merkezinde hep ANKARA’nın olması da Türkiye siyasetinin bir cilvesi ve bize dair demokrasinin (!) işleyiş hali !
Eleştirmek, BİR HAK, doğru mu ?
Peki, sınırını kim çiziyor ?
Ankara mı ?
Yoksa Anasaya mı ?
Peki, hangisi hangisini yönetiyor ?
Ankara mı, Anayasa’yı…
Yoksa Anayasa mı, Ankara’yı ?
Sıralama, sanırım her şeyi değiştiriyor !
Şimdi gelelim bugüne, yaşananlara, SOSYAL denen medyaya ve bu MEDYA üzerinden yaşadığımız TUTUKLU hallere, GÖZALTI durumlarına… Ama asıl olarak da, neden bu kısımda bu kadar kalabalıklaştığımıza…
Sahi, niye BURADAYIZ ?
Onca TV, radyo ve gazete varken…
Twitter, Facebook, Instagram, Youtube ve diğerlerinden ne bekliyoruz ?
Geçen bir yerde okudum…
-
Bir konunun sosyal medyada trend olmasıyla, ADALETİN İŞLEYİŞ SEYRİNİN nasıl değiştiğine sıklıkla tanık olunan toplumlarda, zamanla polisiye bir adım atılması veya hukuki bir sonuç alınması için BU TÜR BİR BASKININ şart olduğu düşüncesi yerleşmeye başlıyor.
Sosyal medyada oluşan TEPKİLER ile hak arayanlara yardımcı olunması, suçlunun bulunması, serbest bırakılan zanlının yeniden gözaltına alınması ve bazen de cezasız kalacak suçluların cezaya çarptırılmasının sağlanması, Türkiye'de de son yıllarda yoğun şekilde yaşanan bir durum olarak karşımıza çıkmakta.
Türkiye, neredeyse her hafta gündemin üst sıralarına çıkan bir veya iki olayda, SOSYAL MEDYA İLE GELEN ADALETİ konuşuyor.
-
Durum, bu mu ?
Sanırım…
Hatta Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ayşe Nilüfer Narlı ile aynı noktadayım…
-
Türkiye'de çok sayıda insan, tepkilerini dile getirirken, sosyal medyayı bir mecra olarak kullanmayı tercih ediyor. Çünkü buradan çok daha hızlı biçimde insanlara ulaşabileceğini düşünüyor. Siyasal katılım tipolojisine baktığımızda, sosyal medya, siyasi katılım ve siyasi protesto için öncelikli kullanılan bir mecraya dönüştü.
-
Suriye’de son dönem yaşananlar da, bir kısım kalabalıklar başlığında bunu yaratmış olabilir… Eleştiri ya da duruma KATILMAMA hakkını kullanmak istemiş olabilir… Ankara ile AYNI FİKİRDE OLMAMA hakkını devreye sokmak istemiş olabilir… Bunu BİR KAÇ KELİME ya da BİR KAÇ CÜMLE ile ifade etmiş olabilir…
Peki, bu MÜMKÜN değil mi ?
Gazeteci Banu Güven, geçen bir yazısında bir cümle kullanmış ve demiş ki…
-
Bir şey söylememek de yeterli değil artık…
Hükümeti desteklediğini ispatlamak zorundasın…
-
Aksi haldeki TUTUKLU ve GÖZALTI durumu bundan mı ?
Peki, KONUŞAN, ama ONAYLI kelimelerle KONUŞAN bir memleket coğrafyası yaratmaya çalışırken, ne hale geldiğimizi de fark edebiliyor muyuz ? ACABA ile yaşayan insanların tedirginliğinde, nasıl bir ruh halinde ilerlediğimizi peki…
Sahi, bu YAZI nedeniyle, ben de korkmalı mıyım ?