İstanbuldaki Suudi toprağı Öldürüldü mü kaçırıldı mı
Uluslararası kamuoyunda ismi Jamal Khashoggi diye geçse de, bizdeki medyanın Türkçeleştirdiği haliyle, Cemal Ahmet Kaşıkçı’dan konuşalım biraz… Muhalif bir gazetecinin aniden ortadan kayboluş hikâyesinin İstanbul detayında biraz durup, Suudi Monarşisi’nin Türkiye’ye kadar uzanan karanlık ellerini yoklayalım…
Ama önce, Jamal Khashoggi kim, ona bakalım…
Khashoggi, 13 Ekim 1958'de Suudi Arabistan'ın Medine kentinde dünyaya geldi. 1985 yılında ABD'deki Indiana State University'den mezun olan Jamal Khashoggi, sonrasında ülkesine dönerek gazetecilik yapmaya başladı. 1991-1999 yılları arasında Al Madina Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü ve Genel Yayın Yönetmenliği vekilliği yapan Khashoggi, bu süreçte Afganistan gibi ülkelerden haberler geçti, 1987-95 yılları arasında eski El Kaide lideri Usame bin Ladin ile Afganistan ve Sudan'da söyleşiler yaptı. Daha sonra İngilizce yayın yapan Arab News'in başında dört yıl çalışan Khashoggi, buradan geçtiği Al Watan'ın Yazı İşleri Müdürlüğü’nde 52 gün görev yapabildi! Gazetede, ülkedeki dini yapıyı eleştiren yazıların çıkması üzerine görevden alındı. Bunun üzerine ülkeyi terk eden Khashoggi, İngiltere ve ABD'de Suudi Arabistan Büyükelçiliği yapan Prens Türki al Faysal'ın danışmanlığına getirildi. 2008 yılında tekrardan Al Watan'ın Yazı İşleri Müdürlüğü’ne getirildi ve 2010 yılında gazetede yayınlanan eleştirel yazılar nedeniyle bir kere daha görevden alındı.
Anlaşılan o ki, Türkiye’de özgür medyanın hali gibi…
Sahi, bizde işsiz kalan Gazeteci sayısı kaç ?
Peki ya kelimeleri tutuklu sayımız kaç ?
Şimdi gelelim, NE OLDU kısmına…
Muhalif bir gazetecinin, İstanbul’da, kendi ülkesinin konsolosluğuna girmesi ve bir daha oradan çıkamaması şeklinde devam eden hikâyede detaylar henüz netleşmedi, ancak ÖLDÜRÜLDÜ senaryoları ağır basıyor, hatta diplomatik zırh altında ZORLA ülkeden çıkarıldığı da…
O zaman eldeki 4 soruyu biz de soralım…
1.Türkiye, Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasını nasıl araştırıyor? 2.Soruşturma sürerken adlarını açıklamayan Türk yetkililerin 'Kaşıkçı öldürülmüş olabilir' demeleri neye bağlanabilir? 3.Suudi gazetecinin İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğü kesinleşirse bunun ne gibi etkileri olur? 4. Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri, gelişmelerden nasıl etkilenebilir?
Aslında bu süreci Ankara belirleyecek…
Zira söz konusu yer Suudi toprakları…
Olası failler de diplomatik statüde…
Sonuç ne olur, bilmiyoruz…
Ama elde bir gerçek var ki…
Bulgar muhalif gazeteci Victoria Marinova’nın geçtiğimiz hafta ülkesinde tecavüz edilip öldürülmesi ardından gelen bu son haber, özgür ve muhalif habercilik adına geldiğimiz noktanın yarını adına endişe duymamıza neden oluyor… Aslında bu endişemiz çok uzun zamandır var… İktidarı elinde tutan siyasi erklerin ve o erklerin kontrol ettiği güçlerin, ONAY vermediği kelimelerin kalem sahipleri noktasında nerede durduğuna dair özellikle de…
Düşünün…
Geldiğimiz hal öyle bir hal ki…
ABD'de yaşayan ve evrak işleri için İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na giden Kaşıkçı'dan 2 Ekim'den bu yana haber alınamıyor ve ortadan kayboluşuna dair söylenenler arasında, tüylerinizi diken diken edecek detaylar var…
Sahi, sırada kim var ?
Abdul Hakim Shimul (Bangladeş), Cecilio Pineda Birto (Meksika), Arkan Sharifi (Irak), Hussain Nazari (Afganistan), Hawker Faisal Mohammed (Suriye), Maximino Rodríguez (Meksika), Luís Gustavo da Silva (Brezilya), Nikolai Andrushchenko (Rusya), Rajesh Mishra (Hindistan), Yameen Rasheed (Maldivler) ve daha fazlasının 2017’de kurban edildiği sürecin 2018’inde kimler var ?
İstanbul’da yaşananlar, ülke siyasetlerinin, MUHALİF kimlikli gazetecilere yönelik aldığı tavrın ne aşamaya geldiği konusunda bizlere çok fazla şey fısıldıyor… Fısıldarken de, YANDAŞ kimliklerin en büyük gazetelerde nasıl olup da KÖŞE kaptığının şahitliğinde, bir diğer hikayeyi en baş köşeye taşıyor…
Peki, bizlerin hikayesi ne ?
Bizdeki baş köşenin hali ne ?
Düşünün…