İş güvenliği de yok Açlığın tokluğu da
Antakya’da, Valilik binasının yanı başında kendini yakan bir vatandaşın ekonomik SEBEPLERİNİ psikolojik bir arka plan yaratarak halının altına süpürme gayretimizi izlerken, başka bir yerde durdum aslında…
Ama önce resmi açıklama gelsin…
-
Hatay Valiliği araç giriş kapısı önünde, 07 Şubat 2020 Cuma günü saat 8.30’da, kendine zarar verme amacıyla üzerine yanıcı madde dökerek kendini yakma girişiminde bulunan vatandaşımız, tüm ikna çabalarına rağmen eylemini gerçekleştirmiştir. Valilik personelinin müdahalesi ile yanmaktan kurtarılan vatandaşın hayati tehlikesi bulunmamakta olup, gerekli tüm müdahaleler, Valiliğimiz tarafından yapılarak hastaneye sevk edilmiştir.
-
Durduğum nokta, HASTANEYE SEVK EDİLMİŞTİR kısmı…
HAYATİ TEHLİKESİ BULUNMAMAKTA, diyen kısmı da es geçmiyorum ama…
Şimdi, asıl söylenen kısım gelsin…
-
Hatay Devlet Hastanesinden Mersin Devlet Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edilmek üzere giderken, Hatay Dörtyol ilçesi mevkiinde ambulansta geçirdiği kalp krizi sonucu tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir.
-
Bana gelen bilgiye göre, İskenderun’da YANIK ÜNİTESİ var, ama… Anlaşılan o ki, kapasite sorunu olmuş ve yaralıya yer bulunamadığı için, MESAFE AVANTAJINA rağmen, Mersin istikameti tercih edilmiş !
Aslında konu bu da değil !
Konu, Antakya YENİ Devlet Hastanesi !
Sahi, kocaman kelimelerle açılışını yaptığımız ve ARTIK İL DIŞINA HASTA GÖNDERMEYECEĞİZ diyerek övündüğümüz bir hastanede, NEDEN YANIK ÜNİTESİ yok ?
Soru net !
Peki, cevap net mi ?
Konuşmak isteyen var mı ?
Sizi bilmem ama, eldeki hikayenin ekonomik profili halının altına süpürülmeye çalışılsa da, geçmiş örneklerinin de devamı niteliğinde bir trajedi, yaşadığımız… “İş güvenliği de yok, açlığın tokluğu da” dememiz de bundan…
Evet…
Bu, Adem Yarıcı’ya dair sorular…
Yitip gidenle beraber morga kalkan sorular…
O aynı yitip - gidiş, iş güvenliğinin yokluğunu sorguladığımız ayların OCAK halinde, bu defa 112 işçinin ismini yan yana getirdi… İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Hatay’dan Isparta’ya, iş kazalarının (cinayetlerinin) kalabalığını paylaştı…
Kim mi onlar ?
İlker Türker, Nuh Özkan, Mustafa Tan, Hasan Hüseyin Deveci, Sebahattin Kalaycıoğlu, Murat Ovaz, Yasin Kılıç, Veli Bektaş, Tufan Tayğın, Şeyh Mehmet Bali, Hasan Mermer, Feridun Pankuduz, Murat Erem, Ahmet H., Mehmet Emin Turgut, Mustafa Akpınar, Veysel Akpınar, Şengül K., İrfan Yıldızoğlu, Oğuzhan Aybar, Mehmet S., Mustafa Akar, Kenan Kümbet, Sırrı Göçmen, Dursun Akbaş, Nilgün Yavuz Özcin, Velihan Yılmaz, Merve Kaçmış, Derya Kuşbudu, Yağmur Köse, Hamza Bolat, Yüksel Gözey, Şerif Kavcı, Hüseyin K., Musa O., Okan Atılgan, Fatih Çelik, Baki Can Hayta, Ehmet Coşkun, Şeref Pisil, Ali Yalçınkaya, Mehmet Kandemir, Yaşar Hamamcı, Mert Şen, Hüseyin Turan, Mecit Alaybaşı, Hasan Ulus, Yüksel Erdoğan Alayoğlu, Hakan Çinpolat, Dursun Ali Atmaca, Ahmet Özcan, Hasan Filiz, Raşit Koçkar, Orhan Demirkafa, Ahmet ., Mehmet Korkmaz, Oğuzhan Korkmaz, Ali Gülay, Ahmet Kerçek, Hüseyin Alacan, Yüksel Ören, Mehmet Güngör, Nuri Baş, Hasan Kütük, Hamit Ekin, Yunus Emre Ertuğrul, Ali Pelit, Ahmet Bozdoğan, Nazlı Ödevci, Irma K., Kerem Cengiz, Muammed Bin Nazari, Sadullah Serkan Kara, Nevzat Bozdoğan, Mustafa Batmaz, Mevlüt Kaya, Sedat Ö., Mesut Ecer, Gürer Demirci, Seyhan Yüksekova, Zülfiye Yüksekova, Mevlüt Dayan, Haydar Koçkaya, Adem Esen, Recep Kılınçarslan, Yüksel Acar, Kadir Çil, Ufuk Gelen, Mehmet Yalduz, Mustafa Kemal Üçpınar, İsa Işık, İsa Demir, Bircan Karaovalı, Süleyman Buluş, Özcan Kaya, Caner Yarasa, Yasin Yıldız, Muhammed Qurban, Salih Güney, Berna Çürükoğlu, Mustafa Özere, Hamit Akdiş, İlyas Domaç, Yusuf Coşkun, Begench Ovliyaguliyyev, Selçuk Öztürk, Hatice Sarı, Dursun Öksüz, Şükrü Gökbudak ve ismini öğrenemediğimiz üç işçi daha…
Haklısınız…
Hayatlarımız ucuz…
Hayatlarımız, peşin fiyatına taksitle…