İRAN’dan sonraki TÜRKİYE
LAİKLİK algısını -OLSA DA OLUR OLMASA DA- diye algılayan Ankara’nın -FETÖ’ye dönüşen HOCA EFENDİ- hikayesinden sonra hangi noktada durduğunu açıkçası merak ediyorum, ki bu merakım devam ederken de DEVLET’in tüm kurumlarının başına ısrarla TÜRBAN takma ısrarımızı izliyorum, sistemin eksik (!) kalan RUHANİ tarafının KADINLARI kapatmaktan geçtiğini düşünenleri izliyorum, LAİK Devlet’in bu yöndeki dönüşümünü demokrasi ile açıklayanların bıyık altından gülümsemelerini izliyorum, izlerken de eldeki DİN’in neden sadece KADINLAR üzerine yoğunlaştığını anlamaya çalışıyorum, erkeğin egemenliğine verilmiş bir DİN yönetiminin ne zamandan beri GÜNAHKAR (!) kabul edilen kadınları düzeltmeye (!) çalıştığını hatırlamaya çalışıyorum…
Tüm bunlar olurken, geçen gün bir yaşam yolculuğuna dair kısa bir not okudum… Bir seyyahın kaleminden dökülen kelimelerin çizdiği resimde kendimizi aradım… Ararken de, o kelimelerin finalinde durdum, düşündüm…
İran’dan sonraki Türkiye’yi…
Bize Hoca Efendi diye tanıtılanı…
FETÖ gerçeğinde duran diğerlerini…
Aslında o tehlikenin hep var olacağını…
Kafaları türbanla kapatanların gerçeğini…
Kadınları ÖCÜ gibi gösterenlerin karanlığını…
Anlayacağınız, çok düşündüm…
Okudukça, çok fazla şey düşündüm…
Şimdi o yaşam notunu beraberce okuyalım mı ?
Ve okumamız bitince, finalde beraberce duralım…
Hadi…
*
Yurtdışında bir bisiklet turunu daha tamamlayıp evime döndüm.
Bu kez Dünya'dan soyutlanmış bir ülke, ''İran''…
Neler mi kaldı aklımda?
*Onurlu, dürüst, dik duran insanlar…
*Şort giydiğim için kadınlar tarafından ahlak polisine şikâyet edilmem ve sarı kart görmem…
*Ülkeyi yöneten Mollaların 8 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenebilmesi…
*Ahlak polisiyle başım derde girmesin diye, karşıdan gelen kadın varsa ki çarşaflı, kafamı öne eğip yere bakarak yürümem… (Din ahlak polisine şikâyet ederse vay halinize !)
*Tuvaletlerde ayakta çiş yapmayı önlemek için omuz hizasında kapılar ki, kafanız görünmeden işemek için çömelmek zorundasınız… Bu konuda da sarı kartım var… (tuvalette bile rahat yok )
*Adres sorduğum birinin, beni arabasına alıp saatlerce şehri gezdirmesi ve yemek yedirmek evinde ağırlamak için ısrar etmesi…
*Bozkırda koyun otlatan bir çobanla dünya siyaseti ve ekonomi konuşmuş olmam... (hemen herkes yüksek tahsilli )
*Kız arkadaşıyla parkta oturmak için muta nikâhı yaptıran gençler… (Molla tarafından kıyılan süreli nikah, mesela 3 günlük… Cinsellik meşrulaşıyor ve süre bitiminde nikâh düşüyor.)
*Amerika tarafından Dünya'dan soyutlanan ve boykot edilen İran'da Coca-Cola fabrikasının halen tam kapasite ile çalışması…
*Polis asker dahil tüm konuştuğum İnsanların, ülkeyi yöneten Mollalara küfür etmesi…
*70 milyonluk ülkenin 35 milyonunun Türkçe konuşması ve ülkenin en zengin ve ileri gelenlerinin Türklerden çıkması…
*Ne kadar kirli, pis, pasaklı da görünse (bir kısım) ter kokmayan insanlar…
*Radyo ve TV kanallarının hiçbirinde müzik çalınmaması…
*3-5 TL karşılığı yenen nefis kebaplar…
*Gördüğüm en güzel kadınlar… (risk alarak kaçamak baktım)
*Şehirlerarası otobüslerin maksimum 24 kişi alabilmesi ve dev gibi otobüslerde yatağa dönüşen uçak koltuklarıyla seyahat etmek…
*Ülkede gayri Müslimlerin çok rahat içki içmesi ve kız erkek dolaşabilmeleri…
*Benzinin lt fiyatının bizim paramızla 70krş ve mazotun da 25krş olması…
*Dünyanın en iyi doktorlarının bu ülkede olması…
*Ülkede çok az cami görmem ve hiç ezan sesi duymamam…
*Yalnız seyahat eden (dönüşte otobüste şahit oldum) İranlı kadınların Din-Ahlak polisleri tarafından her kontrol noktasında taciz edilmesi…
*Gürbulak sınır kapısında, İran koridorundan Türk koridoruna girdiğim anda karşımda duran Atatürk portresini görünce KENDİMİ TUTAMAYIP AĞLAMAM… :(
*
LAİKLİK tartışmasında durduğumuz yer o yüzden çok önemli… Bizleri, her birimizi, sisteme ve yönetenlere BİAT eden birer KUL değil, ama o sistemi eleştirebilecek cesarete sahip özgür birer BİREY yapan LAİKLİK çok çok önemli…
Bunu biliyoruz…
Çünkü bizler, KENDİNİ TUTAMAYIP AĞLAYANLARDANIZ…
Ya siz ?