İran’da bir parça saç Londra’da sadece gözler
Eğitimim nedeniyle Londra’da olduğum bir dönem, bir araştırma bağlamında, İngiltere’de özgürce (!) yaşayan, ama ülkelerinden binlerce km uzakta olsalar da radikal İslamcı algıya uygun giyinen, hatta taktığı peçe nedeniyle sadece gözleri görünen bir kadınla yapılan sohbete şahitlik etmiştim…
NİYE diye sorulmuştu ona…
BURADA ÖZGÜRSÜN OYSA Kİ diye eklenmişti…
Peki, BUNA RAĞMEN NİYE noktasında da ısrarla durulmuştu…
Beden dilini okumanın mümkün olmadığı, siyahlar içindeki genç kadın, görülen tek yeri olan gözlerini aşağıya dikti önce, ardından gözbebekleri kocaman, ardı ardına cevap verdi !
BİLMİYORUM…
ÇÜNKÜ AİLEM İSTİYOR !
BAŞKA TÜRLÜSÜNÜ BİLMİYORUZ !
Başka türlüsü…
Sorun bu mu ?
Başka türlüsünü öğrenmelerini engellemek mi ?
Böylece özgürlük deneni istemelerinin önüne geçmek mi ?
Dünden bana kalanları hatırlarken, Halk TV Muhabiri Mehmet Kızmaz’a konuşan İranlı kadınları okudum geçenlerde… Rejim baskısını, yaşadıkları korku ve endişeyi ve her gün verdikleri mücadeleyi anlatan kadınları…
Onlar, başka türlüsü olduğunun keşfinde olanlar…
Dedikleri mi ?
M.S. (34, bilgisayar mühendisi)
“Evden çıktığım andan, eve girene kadar hep söyleniyorum... Çünkü hayatımızı her gün mahvediyorlar... Sadece başörtüsü ile değil ! İşyerinde, toplu taşımada, her yerde kötü muamele maruz kalıyoruz… Ölüm veya tutuklanma tehlikesi var… Her gün korku dolu anlar yaşıyorum... Trafikteki polisi bile gördüğümde, kalbim dayanamayacak gibi oluyor… Yaşamıyorum... Sadece gün sayıyorum... İran’dan çıkmak istiyorum... Şeriat isteyenler, bize baksın ! İnanıyorum ki, bizimle konuştuktan sonra bir daha şeriat istemeyeceklerdir… Gene şeriat isteyen olursa, bilin ki çıkarı olacak, para ve şöhret kazanacak... Çünkü İran’da şeriatı savunanların yüzde 90’ı zengin, çok iyi konumda… Devlet, onların elinde… Şeriatı savunanlar, bizi ezip yukarı çıkıyor... Biz, hiçbir devlet işine giremiyoruz... Devlet işine girmek için yapılan sınavda yetenekler sorulmuyor ! ‘Cami halısının rengi ne ? Nasıl namaz kılıyorsun ?’ gibi sorular soruyorlar…”
A.Z. (36, tasarımcı)
“Polisin olduğu yerlere gitmemeye çalışıyorum... Konuşup gülmek istiyorum, ama olmuyor… Bir kafeye gittiğimde, herkes üzgün... Çünkü ne müzik var, ne bir şey... Dans ettiğimiz gizli bir yerimiz vardı, ama burayı da bulup kapattılar…”
Ş.A. (22, yeni mezun)
“Dini otoriteler, lehlerine olan her şeyi değiştiriyor, insanlara istediklerini delilsiz ve sebepsiz söylüyorlar... Lakin uyandık ve onların sözlerine aldanmıyoruz... “Mahsa (İran’da ahlak polisinin gözaltına aldığı, karakolda yaşamını yitiren) bize özgürlüğün yolunu açtı... Umarım, herkes yanımızda olur ve bize destek olur...”
S.Y. (41, ev kadını)
“Mahsa öldüğünde, ‘Büyük kızımızın başına böyle bir şey gelirse, ne yapabiliriz’ diyerek eşimle birlikte ağladık... Eğer bizim başımıza böyle bir şey gelirse, kendimizi öldüreceğiz…”
A.D. (48, psikolog)
“Şu an Türkiye’de veya başka bir yerde olmayı o kadar istiyorum ki… Gece gündüz; kaçış yollarını, bu yaştan sonra mesleğim varken başka bir yerde yaşamanın nasıl olacağını düşünüyorum…”
Söylenenler bunlar…
DÜŞÜN diyen şeyler bunlar…
Saçının sadece ufak bir kısmı göründüğü için Ahlak Polisi tarafından gözaltına alınan Mahsa Amini’nin, götürüldüğü karakoldan cansız bedeninin çıktığı İran’da yaşananlar bunlar…
Yaşanan baskıya HAYIR diyen İranlı kadınların, tereddüt etmeden saçlarını kestikleri ve başörtülerini yaktıkları videoları paylaştıkları komşu bir ülkeden damlayanlar bunlar…
Ankara’da siyasi iktidarın nimetlerini paylaşma adına rekabet eden cemaatlerin ve dini sermaye yapanların palazlandığı bir Türkiye gerçeğinde dururken, hatırlamamız gerekenler bunlar…