Irak Kürtlerinden değil ama Bağımsız Kürtlerden korkuyoruz
Konuyu Iraklı Kürtlere bağlamadan önce, Anadolu coğrafyasının Kürtleri ne durumda, ona bir bakalım mı ? Peki, elde ne mi var ? Barış Süreci var, açılan hendekler var, boşaltılan kentler var, göç ettirilen on binler var, yıkılan yaşamlar var, terörist ilan edilen siyasetçiler var, gözaltılar var, tutuklamalar var, tehditler var, ötekileştirmeler var, gözdağı var…
Çok mu oldu ?
Daha ne saydık ki ?
Elde o kadar şey var ki !
Varları o kadar yok ettik ki !
Hatta ne yaşayanı ne ölüyü rahat ettirdik !
Son örneğimizin size ne anlattığını sormuyorum bile…
Çünkü İNSAN olan, eldeki için ayağa kalkıp avazı çıktığı kadar bağırır…
Başlayalım mı ?
Hatun Tuğluk ismini hiç biriniz bilmez ! Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi… 14 Eylül’de, vasiyeti üzerine defin için Ankara'da bulunan İncek Mezarlığı'na getirilmiş. Tuğluk ise, Aralık ayından bu yana "silahlı terör örgütü yöneticiliği" ve "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlarından tutuklu bulunduğu cezaevinden cenazeye katılmak üzere özel izinle çıkmış. Her şey yolunda giderken ve cenaze defnedilirken, öfkeleri sloganlarına karışan bir grup ortaya çıkmış… İçişleri Bakanı yalanlasa da, HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir’in o gece canlı yayında ifade ettiğine göre, kalabalık, bağırmaya başlamış… Nasıl mı ? 'Burası Sünni mezarlığı, Aleviler buraya defnedilemez' … Yok, bu kadar da değil… 'Burası Türk toprağıdır, Ermeni toprağı değil, burada Ermenileri istemiyoruz' …
Cenaze için gelenlere yönelik tehditler artınca da, Anne Hatun Tuğluk’un cenazesi defnedildiği yerden çıkarılmış… İnanılır gibi değil ama, vasiyeti yerine getirilemeyen Anne Tuğluk, alınan bir kararla Dersim’e götürülmüş… Aslında Dersim’e götürülen, defnedilemeyen Anne Hatun Tuğluk’un cenazesi olmamış sadece… Ankara’da kendine yer bulamayan insanlığımız da taşınmış yüzlerce kilometre öteye… O insanlık, vicdanları körermişleri ise geride bırakmış… İnsani ve dini değerlerden zerrece nasibini almamışların bu ülkede diğer yaşamlara karşı ne derece diklenebildiklerinin gerçeğini ise bir kez daha anlatmış…
Garip olan, Gölbaşı Başsavcılığının, şüpheliler hakkındaki soruşturmayı ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet’ suçundan yürütüyor olması… ‘Nefret Suçu’ yok mu ? Yokmuş ! Peki, biri kalıp söylesin bize, NE olması lazım ki NEFRET olsun, daha ne olsun ki, adı NEFRET konsun ?
Güldürmeyin bizi !
Aslında en korkutucu olanı bu değil, fazlası var…
Bir annenin vasiyeti gayet barbarca bir üslupla cevaplanırken ve bizlerin aslında bu cevap noktasında yana yana durup gereken cevabı Türkiye olarak, Anadolu olarak vermemiz gerekirken, Ankara’nın en tepesinden gelen yorum net… “Gerekirse uçak tahsis edelim, kendi topraklarında defnedebilsinler…” ! Erdoğan’ın bu ifadesini nasıl anlamak gerek sahi ? Ben anlamadım ! KENDİ TOPRAKLARI derken ne demek istemiş, anlamadım !
Ankara Valisi mi ? Denildiğine göre, o da, ‘Cenazenin Diyarbakır’a götürülmek istenmesi halinde güvenliğin sağlanacağını’ söylemiş cenaze sahiplerine… Ne güvenliğinden bahsetmiş, bunu da anlamadık ! Ankara İncek’te aranan ama bulunamayan bir güvenliği Diyarbakır yolu için SAĞLARIZ demek, ne demek, hiç anlamadık !
Ne olacak, biliyor musunuz ?
Yaşananlar için ‘3-5 kendini bilmezin işi’ denecek ! Hatta durum öyle bir noktaya gelecek ki, soruşturma kapsamında ‘haksız tahrik’ gibi kavramlar gündeme gelecek ! Vatansever (!), yeni Türkiye’nin umut (!) veren bu milliyetçi (!) kesimi için beklenen ceza ise çıkmayacak !
Belki bu yüzden korkuyoruz !
Türkiye’de KÜRT kimliğinin SİNDİRİLMİŞ, MUTSUZ ve UMUTSUZ bırakılmış hali yüzünden, bir başka ülkede olsa bile, BAĞIMSIZLIK ve KÜRT kelimelerinin yan yana gelmesinden ölesiye korkuyoruz ! On yıllardır ötekileştirilmiş kesimlerin bu gelişme ile farklı ROTA kazanmasından hele ki !
Bu ROTA korkutuyor da…
Eldeki ROTA ne hissettiriyor ?
Siz önce buna bir kara verin !